Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. ..... Somut olayda; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, mirasçılıkta da aynı sırada yeralan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü nazara alınarak davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken; davanın iştirak nafakası artırım davası olarak nitelendirilmek suretiyle reddi cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır ....

    Yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, ortak çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları, paranın alım gücü, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile hakkaniyet ilkesi nazara alındığında, davacı ve ortak çocuklardan Asel yönünden nafaka artırım miktarlarında isabetsizlik bulunmamakla birlikte, 13.11.2010 doğumlu ortak çocuk Yusuf yönünden nafaka artırım miktarının az olduğu, ayrıca davacının nafakaların gelecek yıllarda Tefe-Tüfe oranlarında kendiliğinden artırım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünden 1. bendin kaldırılmasına, yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek ortak çocuk Yusuf yönünden iştirak nafakasının aylık 1.250,00 TL ye artırılmasına, nafakaların gelecek yıllarda kendiliğinden TÜFE oranında artırıma...

    Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2017/666 Esas, 2017/207 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin anneye bırakıldığını, müşterek çocuk Tarık için aylık 250 TL, Ceyhun için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakaların aradan geçen süre, ekonomik koşullardaki değişim, paranın alım gücü ve çocukların büyüyen yaşları nedeniyle artan ihtiyaçları karşısında yetersiz kaldığını belirterek, müşterek çocuk Tarık için hükmedilen nafakanın aylık 750 TL'ye, Ceyhun için hükmedilen nafakanın aylık 550 TL'ye çıkartılarak, nafakaların her yıl TÜFE-ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada dava tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 6 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

    Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada dava tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 6 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

    Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 8 yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişmediği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da artmamıştır....

    Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 29/11/2021 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı ile belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 30/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın 02/12/2022 tarihinde ve 16/01/2023 tarihinde içeriği benzer olan istinaf dilekçesi verdiği anlaşılmıştır....

    SONUÇ: Yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple, bölge adliye mahkemesinin tedbir nafakasının başlangıç tarihine ilişkin esastan red kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm sonucu fıkrasının 4. bendinde yer alan "Davacı için 15. celsede verilen 500,00TL tedbir nafakasının dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar, dava kesin hükümle sonuçlandıktan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, bu miktarların tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın gelecek yıllar için TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırım yapılmasına" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, yerine 4. bent olarak “30/10/2020 tarihli ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde; dava tarihi olan 26/12/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 500TL nafakanın boşanma hükmü kesinleşinceye kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra da yoksulluk nafakası olarak...

      Diğer taraftan, nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık iki yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocuklar ... ve ... yaşları ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. O halde, mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde ödenmekte olan nafakanın bir miktar artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

        Mahkemece; boşanma kararında nafakanın TEFE-TÜFE oranında artışına hükmedildiğini, boşanmadan sonra davalının ekonomik durumunda olağanüstü iyileşme olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Yine aynı kanunun 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir (HGK 15.07.2009 gün ve 3-352 E/348 K) ....

          UYAP Entegrasyonu