DAVA Davacı-davalı baba vekili dava dilekçesinde özetle; ortak çocuğun velâyetinin babada olduğunu ve mahkeme kararıyla çocukla anne arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, annenin pavyonda çalıştığını, sabit ikametgâhının olmadığını, çocuğun akrabalarla ilişki kurmasını engellediğini, kişisel ilişkinin corona virüsü nedeniyle çocuk için tehdit oluşturduğunu iddia ederek; virüs tehlikesi geçene kadar telefonla kişisel ilişki kurulmasını, akabinde de haftasonları, dini bayramlarda, yarıyıl ve yaz tatilinde yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. II....
Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir....
Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Hakim taleple bağlıdır. Talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26). Somut olayda; tarafların 2015 yılında boşandıkları, müşterek çocuk 21/03/2012 doğumlu Mert Ali'nin velayetinin anneye verildiği, müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulduğu''....
Anne ve çocukla görüşülerek düzenlenen ilk sosyal inceleme raporunda kurulacak yatılı ilişkinin çocukta travma oluşturabileceği ,aşamalı olarak ilişkinin artırılmasına yönelik rapor düzenlendiği, daha sonra alınan 3 kişiden oluşan uzman heyeti ise uzun süreli ilişki tesisinin şu aşamada çocuk üzerinde travmatik sonuçlar doğurabileceği, talimat mahkemesi aracılığı ile davacı baba yönünden düzenlenen sosyal inceleme raporunda ise davacının çocukla kişisel ilişki kurmasına engel bir hal saptanmadığı, ikametler arası mesafe gözetilerek sık biçimde kişisel ilişki kurulması yolu ile baba ile çocuk arasındaki bağın gelişmesinin teşvik etmenin müşterek çocuğun yüksek yararına olacağı beyan edildiği, bir kısım uzman raporlarındaki kısa süreli yatılı kişisel ilişki kurulması önerisinin, özellikle çocuğun babayı tanımaması gözetildiğinde yetersiz kalacağı, çocuk ile babanın ayrı şehirlerde yaşıyor olması nedeniyle çocuğun baba yanında daha uzun süreli yatılı kalmasının babasıyla olan aile bağlarını...
Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün kişisel ilişkiye yönelik bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2) ....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çocuğun babasının vefat etmiş olması nedeniyle çocuk ile davacılar arasında kişisel ilişki tesisi için gerekli olağanüstü koşulun oluştuğu, taraflar arasında yaşanan olayların çocuğun davacılarla kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmeyeceği, uzman raporlarında kişisel ilişkinin çocuğun yüksek yararına uygun olduğunun belirtildiği, çocuğun davacılar ile akrabalık bağının oluşabilmesi, sağlıklı ve düzenli bir ilişki kurabilmesi amacıyla, yaşı ve psiko-sosyal gelişimine yönelik ihtiyaçları gözetilmek suretiyle, yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar vermek gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacılar ile çocuk arasında her ayın birinci hafta sonu cumartesi günleri saat 12.00'den 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 12.00'den 18.00'e kadar, ilk üç görüşmede uzman eşliğinde, sonraki görüşmelerde ise uzman eşliği olmaksızın kişisel ilişki tesisine...
Çocuk ile annesi arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocukla anne arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, annelik duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da anne ... ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple çocuk ile anne arasında iki haftada bir yatılı olacak şekilde yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2). SONUÇ: Yukarıda 2-b. bentte gösterilen sebeple, bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının kişisel ilişkiyi düzenleyen 1-c bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına; yerine “Davacı tarafın, müşterek çocuk ile arasında kişisel ilişki düzenlenmesi talebinin kabulü ile; Birecik 2....
Mahkemece davacıların yaşadığı Mersin’de düzenlenen sosyal inceleme raporunda, davacıların kişisel ilişki konusunda istekli oldukları ancak kişisel ilişki kurulduğu takdirde bu ilişkinin çocuğun ikametinin bulunduğu Malatya’da kurulmasının gerektiği belirtilmiş, çocuğun yaşadığı yer olan Malatya’da düzenlenen sosyal inceleme raporunda ise; çocuğun babaannesiyle ve dedesiyle görüşmek istemediği, yaşadığı korku ve kaygı nedeniyle yaşam kalitesinin düştüğü, kaçırılmaktan korktuğu için okula dahi gitmek istemediği, uyku düzeninin bozulduğu, akademik başarısının düştüğü, günlük yaşamsal rutinlerini aksatacak düzeyde korku ve kaygı yaşadığı göz önünde bulundurulduğunda çocuğun ruh sağlığını korumak amacıyla çocuğun da beyanları neticesinde davacılarla kişisel ilişki kurmamasının uygun olacağı yönünde görüş beyan edildiği anlaşılmıştır. Çocukla kişisel ilişki kurulmasında asıl olan çocuğun üstün yararıdır....
kurulmasının bu sebeple hatalı olduğunu, kişisel ilişki süresinin yetersiz olduğunu belirterek temyiz itirazında bulunmuştur....
Ceza Daireleri Mahkemesi :Sulh Ceza Günü : 01.05.2007 Sayısı : 484-327 Sanıklar hakkında Üsküdar C.Başsavcılığının 26.02.2007 gün ve 1396-650 sayılı iddianamesi ile reşit olmayanla cinsel ilişki ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Üsküdar 1. Sulh Ceza Mahkemesince 01.05.2007 gün ve 484-327 sayı ile; Sanık ...'un, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan TCK'nun 104/1 ve 43/1. maddeleri gereğince 3 yıl 6 ay hapis, Sanık ...'in, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan TCK'nun104/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis, Sanık ...'un, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan TCK'nun104/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, ayrıca sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan da TCK'nun 191/2. maddesi uyarınca tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiştir....