Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka( farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2).Nafaka artış oranının belirlenmesi isteği, nafaka davasına bağlı fer'i nitelikte bir istemdir.(Yargıtay 3. HD'nin 2007/18654- 2008/17 esas ve karar sayılı ve 14.01.2008 tarihli kararı) Davada, davalı yönünden indirilmesine karar verilen aylık nafaka(farkı) miktarı 220 TL olup, toplam yıllık nafaka(farkı) miktarı üçbin Türk Lirasını geçmemektedir. Hüküm, davalı yönünden indirilmesine karar verilen nafaka(farkı) miktarı ve fer'ileri itibariyle kesin niteliktedir....
Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup; Yargıtay son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin okul ücreti, hastane ödemesi, kredi kartı ödemesi vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, ödeme, nafakaya mahsup edilemez....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 26.05.2011 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 08.07.2011 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 25.02.2013 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren 2 yıl geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
2015/795 sayılı takip dosyası ile 2016 Mart-Nisan-Mayıs aylarına ait nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikayette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, bu haliyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Ezine Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli ve 2016/162 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında nafaka hükümlerine uymamak eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, 05/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de; somut olayda üçüncü kişi konumunda olan alacaklının annesi Gülten Taş'a yapılan ödemeler nafaka borcuna mahsup edilemeyeceği gibi, borçlu tarafından sunulan ve alacaklı adına gönderilen ödeme belgelerinin de birbirini takip eden, düzenli ödemeler olmadığı anlaşılmaktadır. Alacaklının ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğu yönünde kabul beyanı da yoktur. O halde mahkemece, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun, belgelerin nafaka borcuna mahsup edilmediğine ilişkin “B” maddesi uyarınca karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Dava, sıra cetveline şikayet istemine ilişkindir. 2004 sayılı İİK'nın 101. maddesi uyarınca hacze takipsiz iştirak koşullarını taşıyan şikayetçinin İİK'nın 206/4-C maddesi uyarınca, son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan nafaka alacağı rüçhanlı olacağından (İİK m. 140/3), şikayetçi alacağının nafaka kısmına münhasır olmak üzere imtiyazlı kısmının satış tarihine göre son bir yıllık süre içinde doğan bölüm olduğu, bir yıllık dönem dışında doğan nafaka alacağı bulunduğu takdirde ise rüçhansız alacak olarak hacze iştirak edeceği hususu nazara alınarak, son bir yıl içinde tahakkuk etmiş eden nafaka miktarının rüçhanlı olabileceği dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Dava konusu takip dosyası incelendiğinde davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında kesinleşmiş boşanma ilamına istinaden birikmiş ve cari nafaka alacağının tahsili istemiyle 11/05/2016 tarihinde ilamlı takip başlatıldığı, davacının çalışmakta olduğu kuruma birikmiş nafaka ve aylık cari nafaka yönünden maaş haciz müzekkeresi gönderildiği, davacı tarafından icra dosyasına ödemeler yapıldığı, 18/10/2018 tarihinde yazılan maaş haciz müzekkeresinde 9.432,37 TL birikmiş nafaka borcu ve 2018 yılı Kasım ayından itibaren aylık 2.117,86 TL cari nafaka borcu yönünden haciz kesintisi yapılması istendiği, davacı tarafından 02/11/2018 tarihinde icra dosyasına 9.432,37 TL birikmiş nafaka borcunun tamamı yatırarak aynı gün vekili vasıtasıyla maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 08/11/2018 tarihinde birikmiş nafaka borcu kalmadığı, ancak aylık nafaka borcu her ay devam ettiğinden dolayı maaş haczi kaldırılamayacağı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği...
Takip dayanağı ayrı yaşama hakkına dayanılarak açılan nafaka davasında dava tarihinden itibaren davacı ve çocuk için ayrı ayrı nafakaya hükmedildiği, takibe kadın ve çocuk için hükmedilen birikmiş ve işleyecek nafaların konulduğu, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/70 E. - 154 K. sayılı kararı ile nafaka miktarlarının arttırıldığı, arttırlmış nafaka miktarları üzerinden takibin devam ettiği, ......
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin okul ücreti vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, ödeme, nafakaya mahsup edilemez....
Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiği yönündeki içtihatlar Yargıtay'ın son içtihatları ile yumuşatılmış ve aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Bunun dışında, okul ücreti, dershane, kıyafet, gıda, aidat, kira vb. ahlaki yükümlülük kapsamında nafaka alacaklısına veya 3. kişilere yapılan ödemelerin nafakaya mahsup edilmesi mümkün değildir. Ayrıca; nafaka yükümlülüğü doğmadan yapılan ödemeler nafaka borcundan mahsup edilemez. Somut olayda; tedbir nafakasına ilişkin ara karar 05/06/2018 tarihinde verilmiş olup, bu tarihten önce yapılan ödemelerin nafakaya mahsubu olanaklı değildir....