İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının İstanbul Bölge Adliye 10.Hukuk Dairesi'nin 2018/2460 Esas - 2018/2696 Karar sayılı kararını daha önce başlatmış olduğu Beykoz İcra Müdürlüğü'nün 2017/5851 Esas sayılı icra dosyasına sunarak nafaka alacağını tahsil etmeye başladığını, icra müdürlüğünce nafaka miktarının BAM kararına göre hesaplanıp borç muhtırası gönderildiğini, davalının aynı ilamı dayanak yaparak Beykoz İcra Müdürlüğü'nün 2019/3063 Esas sayılı dosyası ile aylık nafaka miktarı 8.125,00 TL olmak üzere 6 aylık nafaka talebinde bulunduğunu, ilk icra takibinden feragat etmeksizin aynı nafaka alacağı için başlatılan ikinci takibin mükerrer olduğunu ileri sürerek takibin iptalini istemiştir....
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararındaki hatalı değerlendirmenin düzeltilmesini talep ettiklerini, müvekkili ile davalı T3 boşandıklarını, kararda davalı eş için 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminat ile aylık 150 TL nafaka ile müşterek çocuklar Mahmut ve Bilal Ahmet için 135 TL nafakaya hükmedildiğini, nafaka ve tazminat alacaklarının tahsili için müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ve emekli maaşına haciz konulduğunu, emekli maaşından sadece nafaka alacakları haczedilebilecek olması dikkate alınmadan icra müdürlüğünce tüm alacaklar için kesintiler yapıldığını, davalı eşinin işe başlaması ve oğlu T4 18 yaşını doldurmuş olması nedeniyle nafakanın kaldırılması için dava açtıklarını, nafakaların 17/04/2013 tarihi itibariyle kaldırıldığını ve kararın kesinleştiğini, bu tarihten sonraki işleyen nafaka alacakları yönünden müvekkilinin emekli maaşından kesinti yapılamayacağından maaş üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının gerektiğini, nafakanın...
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; nafaka alacağının boşanma ilamı uyarınca 2012 Ocak ayından itibaren başladığını, davacı borçlunun 2015 Aralık ayına kadar nafaka bedeli ödemediğini, 2015 yılı sonundan itibaren ödeme yapmaya başladığını, yapılan ödemelerin hangi aylara ilişkin olduğuna dair bir açıklama yapılmadığını, davacının toplamda ödemesi gereken nafaka miktarının 37.500,00 TL olduğu, ancak 15.000,00 TL ödeme yapılmadığını, kalan 22.500,00 TL nafaka bedeli yönünden icra takibi başlatıldığını belirterek, davanın reddini, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; "...nafaka bedellerinin yatırıldığı banka hesap dökümleri celbedilerek dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 27/01/2019 bilirkişi raporu ile 10/06/2019 ve 19/09/2019 tarihli bilirkişi ek raporları alınmış, bilirkişi raporunda özetle dosyada fazla talep bulunmadığı belirtilmiştir....
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, davalı ile müvekkilinin boşandıklarını ve müşterek 3 çocuk için ayrı ayrı 750 TL toplamda 2.250,00 TL nafaka ödenmesine hükmedildiğini ve kararın 16/12/2015 tarihinde kesinleştiğini, 27/07/2016 tarihine nafaka alacağına ilişkin takibe geçildiğini ve takibin borçlu vekiline 29/07/2016 tarihinde tebliği üzerine takibin kesinleştiğini, borçlu davalının düzensiz de olsa nafaka ödemesi yaptığını, nafaka ödememeden dolayı icra ceza mahkemelerine yapılacak olan şikayetlerde borçlunun cezai sorumluğunun doğması bakımından Yargıtay'ın borçluya tebligatı zorunlu görmesi nedeniyle borçluya icra emri gönderildiğini ve borçlunun yeni bir icra takibi yapılıyor gibi icra mahkemesine borca itiraz davası açtığını, mahkemece daha önce yapılan tebligat dikkate alınmadan yeni bir takip yapılmış gibi dosyayı değerlendirerek ret kararı verdiğini, davanın süre yönünden reddi gerektiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda nafaka hesaplamasının tamamen...
Somut olayda alacaklı tarafından takip talebinde nafaka artışı, nafaka alacağı işlemiş faizi ile birlikte toplam alacağın talep edildiği, işleyecek olan nafaka alacağı talep edilmediği gözetildiğinde birikmiş nafaka alacağı yönünden 1/4'ün haczin geçerli olduğu, emekli maaşının tamamının haczedilemeyeceği anlaşıldığından müdürlük kararı ve şikayetin reddi kararı bu nedenle hukuken yerinde değildir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-3 maddesi gereğince kabulüne mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, 13/11/2018 tarihli müdürlük kararının kısmen iptaline dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, ; 1- Davacının istinaf talebinin HMK 353/1/b/3 maddesi gereğince kabulü ile İstanbul 13....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/25326 esas sayılı dosyasında istenilen nafaka alacakları ile İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğü'nün 2021/8159 esas sayılı dosyasında istenen nafaka alacaklarının aynı aylara ilişkin olmadığı, ayrıca İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü'nün 2020/25326 esas sayılı dosyasında takip talebinde devam eden aylara ilişkin nafaka alacağının istenmediği, mevcut durum itibariyle davalı nafaka alacaklısının alacağını tahsil edebileceği derdest bir nafaka takibinin bulunmadığı, İstanbul Anadolu 8.İcra Müdürlüğü'nün 2021/8159 esas sayılı dosyasında takibe konulan nafakaların 4 aylık döneme ilişkin olduğu, hangi dönemlere ait olduğunun açıkça belirtildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....
Nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemez." hükmünü içermektedir. Diğer taraftan; nafaka davalarında miktarı takdir hakime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HMK'nun 326/2 maddesi hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Yapılan bu açıklamalar ışığında yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir....
Celp edilen Kulu İcra Müdürlüğünün 2012/231 Esas sayılı dosyasından; 03.04.2012 tarihinde davacı tarafından davalıya karşı 18.300 TL nafaka alacağının faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı; borçlu (davalı) nun nihai kararda mahkemenin davacı tarafın nafaka talebini reddettiği bu nedenle nafakaya ilişkin ara kararın hükümsüz hale geldiğini beyan ederek 12.04.2012 tarihinde takibe itiraz ettiği; Borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır ....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; Mahkemenin tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak belirlenen nafaka miktarı isabetlidir. Davacı da her zaman mahkeme ilamını icraya koyarak birikmiş nafakasını tahsil edebilir....
Sanığın üzerine atılı bulunan nafaka borcunun ödememe suçunun oluşabilmesi için icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık nafaka borcunun bulunması gerekmekte olup, icra emrinin 27/05/2010 tarihinde borçlunun vekiline tebliğ edildiği ve yedi günlük süre beklenmeden 01/06/2010 tarihinde şikayette bulunulduğu dikkate alındığında, şikayetin takip kesinleşmeden yapıldığının, eş anlatımla atılı suçun oluşmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. İcra emrinde birikmiş nafaka borcu ile birlikte cari nafaka borcunun da bulunduğu, kanun yararına bozma isteminde yalnızca birikmiş nafaka borcunun adi alacak olması nedeniyle atılı suçun oluşmadığı belirtilerek kararın bozulması isteminde bulunulmuştur. Her ne kadar kanun yararına bozma istemlerinde tebliğnameye bağlılık kuralı var ise de, esasen istemin suçun oluşmadığına yönelik olması nedeniyle tebliğnamenin kabulü gerekmiştir....