GEREKÇE :Dava nafakanın artırımı talebinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; 4721 sayılı TMK 177 nci maddesine göre"...Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. ". 6100 sayılı HMK 6 ncı maddesine göre de"... Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir". Yargıtay 3.HD.nin 2016/13158 E-2016/10984 K.sayılı 20.09.2016 tarihli ve aynı dairenin 2015/15971 E-2016/921 K.sayılı 27.01.2016 tarihli kararlarında da benimsediği gibi"...nafaka alacaklısı ister kendi yerleşim yerinde ister davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilir".Bu nedenle yetkinin kesin yetki hallerinden olmadığı açıktır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının diş hekimi olduğu, davacıya anne ve babasınında yardım ettiğini, talep edilen nafakanın fahiş olduğu, 7 yaşında bir çocuk için 2.000 TL nafakanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 750 TL olarak belirlenen iştirak nafaksının 700 TL artırımı ile 1.450 TL'ye çıkarılmasına, nafakaya her yıl ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın reddi gerektiği, belirlenen iştirak nafakası miktarının fahiş olduğunu, hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğundan yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. 28/11/1956 tarih ve 15E-15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder....
süresisinin dolduğunu, davacının yardım aldığı kurum ve sandıklar olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddine, dava şartları olması halinde ise yoksulluk nafakasının artırımı talebinin yasal koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....
Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bütün bu anlatılanlara göre somut olaya bakılacak olursak; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, özellikle davacının öğrenci olması ve TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de nazara alındığında, mahkemece davacı lehine yardım nafakasına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında isabetsizlik görülmemiştir. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 9. maddesi; "Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hükmolunur....
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Bu bağlamda; mahkemece yardım nafakası miktarı belirlenirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir....
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK m.330/1) TMK nun 331.maddesine göre, durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda ortak çocuğun ihtiyaçları ve eğitim durumu ile nafaka alacaklısı ve nafaka yükümlüsünün gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde, nafakaların paranın alım gücü orarında TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması yoluna gidilerek taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
TMK.nun 364- 366 maddelerine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önüne tutularak açılır. TMK'nun 365/3. maddesinde nafaka davasının, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurum tarafından da açılabileceği; TMK'nun 366. maddesinde ise korunmaya muhtaç kişilerin bakımının yükümlü kurum tarafından sağlanacağı ve bu kurumların yaptıkları masraflarını nafaka yükümlüsü kişiden isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, nafaka takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile nafaka ödenecek kişinin yaşı ve ihtiyaçları gözetilmeli; nafaka yükümlüsü davalıların ödeme gücü ve geliri ile orantılı ve hakkaniyete uygun olacak şekilde bir nafakaya karar verilmelidir....