Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve tazminat miktarının çok fazla olduğunu, kusurunun olmaması nedeniyle nafaka ödemeyi kabul etmediğini, zira kendisini evden kovanın davacı olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır....

Nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra olunabilmesi, Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (5718s. MÖHUK md.50/1) Tenfiz kararı ise, şartlarının varlığı halinde verilebilir. (5718 s. MÖHUK. md.54) Nafaka yükümlüsünün yurtdışında olması halinde, nafakanın tahsili için tenfiz kararı almış olmak da yetmez, tenfiz kararının yanında buna mahsus tahsil prosedürünün (Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin Sözleşme) işletilmesi de gerekir. Dolayısıyla, davacının, “tenfiz davası açma” olanağına sahip olması, burada açılacak nafaka davasının sağlayacağı yararı, aynı güvenle ve daha basit bir yolla sağlamaya elverişli değildir. O halde, davacının tenfiz yolunu kullanmayıp ayrı nafaka davası açmasında dürüstlük kuralına aykırı davrandığından söz edilemez. Çocukların fiilen davacının yanında oldukları ve onun tarafından bakıldıkları gerçekleşmiştir....

    Hukuk Dairesinin son içtihatlarında, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin davalı taraf ile anlaşarak davalının ev kirasının nafaka borcuna mahsuben ödediğini, başka harcamalar da yaptığını, bu miktarların da nafaka borcundan indirilmesi gerektiğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını belirtmiştir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2020/8580 Esas sayılı dosyasında alacaklının 08/11/2012 ile 08/03/2020 tarihleri arasındaki nafaka alacaklarına yönelik takip başlattığını, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü'nün 2020/3315 Esas sayılı dosyasında 08/07/2009- 07/02/2013 tarihleri arasındaki nafaka alacağına ilişkin talep yapılmışsa da dosya yenilendikten sonra tüm birikmiş nafaka alacaklarına dair talep açıldığını, icra müdürlüğünün de dosya hesabında 01/10/2010 ile 01/02/2020 tarihleri arasındaki nafaka alacağını hesap etiğini, her iki icra dosyasında da 08/11/2012- 01/02/2020 tarihleri arası nafaka alacağına ilişkin olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü'nün 2020/3315 Esas sayılı dosyasında devam eden aylara ilişkin talebinin olmadığını beyan ettiğini, ancak devam eden aylara ilişkin nafaka hesabı yaptırdığını ve haciz işlemi uygulandığını, ayrıca aynı dönemin İstanbul Anadolu 20....

    Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu yeni uygulamalarla yine objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, son içtihatlarda nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunun düşünülmesi hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....

    Takibe konu nafaka ilamı bir borcun veya bir hakkın varlığını belirten ilamlardan olmadığı, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlunun zimmetinde tahakkuk edeceği, takip tarihi olan 09/07/2021 tarihinden geriye doğru 10 yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zaman aşımına uğradığı, bu ilkeler doğrultusunda davacı borçlunun nafaka borcunun tespiti için bilirkişiden rapor aldırılmış, bilirkişinin 04/11/2022 tarihli hüküm kurmaya yeterli ve elverişli raporu uyarınca davacı borçlunun müşterek çocuk Mert Yeşilyurt'un birikmiş nafaka alacağının 22.581,49 TL, işlemiş faizin ise 12.457,80 TL, müşterek çocuk Merve Yeşilyurt'un birikmiş nafaka alacağının 37.550,74 TL, işlemiş faizin ise 14.492,29 TL olmak üzere toplam birikmiş nafaka ve işlemiş faiz miktarının 87.082,33 TL olduğu, davacı borçlu tarafından bir ödeme iddiasının bulunmadığı görülmüştür....

    İş bu nafaka hükmüne dayanılarak alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine başlatılan icra takibinde, takip tarihindeki güncel nafaka alacağının hesaplanması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 10/09/2013 tarihli raporda; 01.02.2001 -//- -30.08.2013 tarihleri arasında mahkeme ilamı gereğince her yılın 1 Temmuz ve 1 Ocak tarihlerindeki TÜFE artış oranlarını esas alarak yaptığı hesaplamada, bu tarihler arasındaki birikmiş nafaka alacağı, 1.048.919,32 TL, birikmiş faiz alacağı ise 448.277,97 TL olmak üzere, toplam 1.497.277,97 TL nafaka alacağı bulunduğu belirlenmiş ve bu belirlemeye göre icra emri tanzim edilmiştir....

      Sıra (c) bendinde iflasın açılmasından önceki son 1 yıl her türlü nafaka alacakları ibaresinin “ hacizden önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş nafaka alacakları” şeklinde anlamak gerekir. Bu durumda mahkemece, İİK'nın 101/2. maddesi uyarınca ilama dayalı birikmiş nafaka alacaklarının ancak bir yıllık süreye tekabül eden kısmının imtiyazlı alacak olduğu hususu gözetilmeksizin birikmiş nafaka alacağının tamamını kapsar şekilde İİK'nın 101 ve 206. maddelerine uygun araştırma yapılmaksızın yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde nafaka alacaklarının kim olduğu ve ne miktarda tahsil edileceğine ilişkin tavzih kararı verilmesi masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davada nafaka talebinde bulunulmuş, mahkemece verilen karar 26.7.2002 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşen bu karar üzerine davacı tarafından “nafaka alacaklılarının kimler olduğu ve söz konusu nafaka alacaklılarına kişi başına ne kadar nafaka takdir edileceği hususunda davacı tarafça tavzih talebinde bulunulmuştur. Mahkemece, tavzih dilekçesinin reddine ve karar kesinleştiğinde dosyanın görevli aile mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş,karar davacı tarafça temyiz edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Artırılmasına karar verilen yıllık nafaka miktarı farkı 720'TL dir.5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2011 tarihinden itibaren 1.540 TL. ye çıkarılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3-169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır.Hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir....

            UYAP Entegrasyonu