Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki somut olayda;davacının temyiz dilekçesi ekinde maktu temyiz harcını karşılayabilecek durumda olmadığına dair mali durumunu gösterir herhangi bir belge sunmadığı,Dairece , adli yardım talebinde bulunan davacı ...’dan varsa ödeme güçlüğü içinde olduğuna dair belgeleri dosyaya ibraz etmesi istenmesine rağmen davacı tarafça bu hususun yerine getirilmediği,bu durumda mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda olduğu kanaatine varılamadığından, başka bir deyişle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davacının yerinde görülmeyen ADLİ YARDIM TALEBİNİN REDDİNE; 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı I sayılı tarifenin "Yargı Harçları" başlığını taşıyan bölümün karar ve ilam harcı başlıklı III kısmının 1.fıkrasında konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar...

    Yukarıda değinilen düzenlemeler karşısında: 1-) Temyiz aşamasında yapılan adli yardım talebi hakkında Yerel Mahkemece "adli yardım talebinin reddine" ilişkin olarak verilen 30.12.2016 TARİHLİ EK KARARIN ORTADAN KALDIRILMASINA; 2-) Adli yardım talepli dilekçeye somut bir delil eklenmemiş olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin temyiz harç ve giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varılamadığından, başka bir deyişle 6100 sayılı HMK'nın 334/1. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından ADLİ YARDIM TALEBİNİN REDDİNE; 3-) Hükmü temyiz eden davalının eksik kalan temyiz harcını tamamlaması yönünden 1086 sayılı HUMK’nın 434/3. maddesi uyarınca işlem yapılabilmesi ve sonucuna göre gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,25.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...

      İcra Müdürlüğünün 2015/7148 Esas sayılı takip dosyasında borçlu hakkında yapılan icra takibinin birikmiş nafaka borcu yönünden geri bırakılmasına karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, her ne kadar aylık ödemelerin nafaka miktarı ve bunun katlarına denk gelecek şekilde yapıldığı, açıklamasız ödemelerin aylık nafaka ödemesi olarak değerlendirildiği gerekçeli kararda belirtilmiş ise de aylık nafaka bedelinin İzmir 27....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/10/2020 NUMARASI : 2019/1058 ESAS 2020/557 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; DAVACININ ADLİ YARDIM İSTEMİNE İLİŞKİN GEREKÇE: Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334- 340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Bölge Adliye Mahkemesine yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 337/1. maddesi uyarınca da, duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir....

      Hukuk Dairesinin son içtihatlarında, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarında, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin ise, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir. Somut olayda davacının dayandığı banka kayıtlarına göre, yapılan ödemelerde nafaka ödemesi olduklarına dair bir açıklama bulunmadığı, yatırılan miktarların değişik miktarlar olduğu, tarihlerin de düzenli olmadığı görülmüş, yapılan bilirkişi incelemesinde aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelen ödemeler nafaka ödemesi olarak kabul edilmiştir....

      Aleyhine şikâyet olunan alacaklı vekili şikâyetçinin nafaka alacağının kesinti suretiyle karşılandığını, bakiyenin ise fer’ileri içerdiğini; nitekim kuruma gönderilen haciz tezkeresinde nafaka alacağının tamamının kesilmesinin, birikmiş nafaka ile fer’ilerin maaşın 1/4’ü üzerinden karşılanmasının yazıldığını; bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki ilk haczin müvekkiline ait dosyadan konulduğunu ve nafaka davası giderlerinin rüçhanlı olmadığını bildirerek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince şikâyetçi alacağının nafakaya ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 101 inci maddesine göre nafaka alacaklarının ilk hacze iştirak hakkı bulunduğu ve 206 ncı madde uyarınca öncelikle ödeneceği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm şikâyet olunan şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Bu nedenle, nafaka alacaklısı tarafından açılmış olan davanın reddedilen kısmı için karşı taraf olan nafaka yükümlüsü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, zayıf durumda olduğu kabul edilen nafaka alacaklısının mevcut durumunu daha da kötüleştirecektir. .... ./.. -2- Öte yandan, daha iyi konumda olan nafaka yükümlüsü tarafından açılmış olan davanın kısmen veya tamamen reddi halinde ise, genel ilke olan HMK. nun 326. maddesi geçerlilik kazanacak ve bu dava nedeniyle vekille temsil edilen davalı nafaka alacaklısı lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir. Mahkemece, nafaka yükümlüsü tarafından yoksulluk nafakasının indirilmesi istemiyle nafaka alacaklısına karşı açılmış bulunan iş bu davanın kısmen reddi nedeniyle, davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerekirken, avukatlık asgari ücret tarifesinin yanılgılı değerlendirmesi ile reddedilen dava ile ilgili olarak davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

          Zira zayıf durumda olan nafaka alacaklısı tarafından açılan davalarda, nafaka miktarı davaya bakan hâkim tarafından takdir olunacaktır. Bu nedenle, nafaka alacaklısı tarafından açılmış olan davanın reddedilen kısmı için karşı taraf olan nafaka yükümlüsü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, zayıf durumda olduğu kabul edilen nafaka alacaklısının mevcut durumunu daha da kötüleştirecektir. .... Öte yandan, daha iyi konumda olan nafaka yükümlüsü tarafından açılmış olan davanın kısmen veya tamamen reddi halinde ise, genel ilke olan HMK. nun 326. maddesi geçerlilik kazanacak ve bu dava nedeniyle vekille temsil edilen davalı nafaka alacaklısı lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir....

            Davalı tarafça 01/03/2021 tarihinde başlatılan davaya konu icra takibinde, 01/2014- 12/2017 tarihleri arasında birikmiş 25.000,00 TL nafaka alacağı ve işlemiş faiz istenilmiş, davacı tarafından ödemelere ilişkin hesap özetleri sunularak nafaka borcu olmadığına dair iş bu dava açılmıştır. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nın 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay 8. ve 12. Hukuk Dairesinin süregelen kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir....

            Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiği yönündeki içtihatlar Yargıtay'ın son içtihatları ile yumuşatılmış ve aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Bunun dışında, okul ücreti, dershane, kıyafet, gıda, aidat, kira vb. ahlaki yükümlülük kapsamında nafaka alacaklısına veya 3. kişilere yapılan ödemelerin nafakaya mahsup edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalının, aidat, okul taksidi, vergi, araç masrafı ve çocuklar için 3. kişilere yapılan çeşitli ödemelerin nafaka ödemesi olarak kabulü mümkün değildir. Davacı tarafça bu ödemelerin nafakaya istinaden yapıldığı yönünde bir kabulü de bulunmamaktadır....

            UYAP Entegrasyonu