Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/ 318- 2007/279 EK Esas sayılı dosyası ile boşandığını, davalıya boşandığımızdan beri nafaka ödemediğini, davalının aleyhine nafaka arıtırım davası açtığını ve Akşehir 2....

İcra Mdnün 2019/33221 Esas sayılı dosyasında gönderilen icra emrine itiraz ettiğini, takip dayanağı ilama göre müşterek çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemekle yükümlü olduğunu, davalının talebi üzerine nafaka borçlarını maddi imkanları doğrultusunda oğlunun hesabına nafaka açıklamasıyla yatırdığını, banka üzerinden yatırılan bedellerin nafaka açıklamasıyla yatırıldığını, davalının talebi üzerine nafaka ödemesinin oğlunun hesabına gönderildiğini, nafaka olarak ödenen bedellerin banka hesap ekstrelerinde görüldüğünü söyleyerek kısmi itirazının ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı duruşmadaki beyanında; takip talebinde nafaka bedellerinin tamamının ödenmediğini, davacının nafakaya ilişkin yaptığını ileri sürdüğü ödemelerin Ömer Can Özmen hesabına yatırıldığı, Ömer Özmen'e aktarılan paranın nafaka borcuna tahsil edilmek üzere tarafına iletilmediğini söyleyerek davanın reddini istemiştir....

Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu yeni uygulamalarla yine objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunun düşünülmesi hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, davalı lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin nafaka bedelini ve bazen de nafaka bedelinden fazla miktarda parayı davalı hesabına yatırdığını, nafaka bedelleri ödenmesine rağmen davalının 7 aylık nafaka bedeli olarak 10.500,00 TL nafaka bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, 2012 yılı 1 ve 8. aya kadar 7.000,00 TL nafakanın yatırıldığını, haksız yere icra takibi yapıldığı, davalının sadece 3.500,00 TL nafaka alacağı kaldığını, fazla yatırılan nafaka bedelinin tespiti ile davalının alacağı olan 3.500,00 TL nafaka bedelinden mahsubunu, asıl alacak miktarı olan 7.000,00 TL üzerinden %20 inkar tazminatına hükmedilmesini ve icra takibinin durdurulmasını, icra takibinin 10.500,00 TL asıl alacağı ve faizi yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş,...

      Borçlu, itfa itirazına dayanak olarak, yaptığı ödemelere ilişkin banka dekontlarını, posta havale fişlerini delil olarak sunmuş ise de, ödeme belgelerinin incelenmesinde, ödemelerin bir kısmının nafaka borcu için yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama içermediği görülmüştür. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur. Her ne kadar Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de; somut olayda borçlu tarafından sunulan ve alacaklı adına gönderilen ödeme belgelerinin bir kısmında birbirini takip eden, düzenli ödemeler olmadığı anlaşılmaktadır....

        nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir"düzenlemesi yeralmaktadır. Artırılması istenen nafaka 27.06.2011 tarihindeki koşullara göre verilmiş olup, eldeki artırım davasının açıldığı 18.07.2012 tarihine kadar geçen 1yılı aşkın sürede tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve nafaka alacaklısının ihtiyaçları değişmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki nafaka alacağına ilişkin davada Bursa 2. Aile ve Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, nafaka alacağının tahsili istemine ilişkindir. Bursa 2. Aile Mahkemesince, taraflarca düzenlenmiş 18.10.200 günlü protokolde düzenlenen alacağın, nafaka alacağı olmadığı, Borçlar Kanunu hükümlerine tabi alacak olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın taraflar arasında akdi olarak belirlenen iştirak nafakasından doğan yükümlülüğün yerine getirilmesine ilişkin ihtilaftan kaynaklanması ve bu ihtilafın çözümünün Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

            Taraflar arasında görülen ve kesinleşen boşanma ilamının kesinleşme tarihi itibari ile hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafaka miktarlarının kararın kesinleşme tarihi olan 27/10/2008 tarihi baz alınarak her yıl ekim ayında ÜFE oranında artırılması gerektiğinden ,bu artış oranı uygulanarak aylık nafaka miktarının belirlenmesi ve davacı tarafça yapılan ödemelerin nafaka açıklaması ile yapılanlar veya nafaka miktarının katlarına tekabül eden ödemeler dikkate alınarak, takip tarihi itibari ile borç miktarının belirlenmesi için dairemizce bilirkişi raporu alınmış ,rapora taraflarca itiraz edilmesi üzerine ek rapor alınarak itirazların dikkate alınması istenilmiştir....

            Tebliğname ile, borçlu sanık hakkında müşteki Sevda Albayrak'ın 07/07/2005 tarihli dilekçesi ile şikayeti üzerine nafaka yükümlülüğüne uymamak suçundan dava açılıp yargılamasının yapılmasına rağmen, hüküm fıkrasında 2004 sayılı Kanun'un 344. maddesi yerine, taahhüdü ihlâl suçunu yaptırıma bağlayan 340. maddesinin yazılmasının mahallinde düzeltilebilecek maddi hata kabul edilerek yapılan incelemede, Borçlu sanık hakkında nafaka borcu için Doğanhisar İcra Müdürlüğünün 2002/7 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin 30/01/2002 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun nafaka borcunu ödemediğinden bahisle 07/07/2005 havale tarihli dilekçe ile şikayette bulunulduğu, nafaka borcunu ödememe eyleminde şikayet tarihinden geriye doğru bir aylık nafaka alacağının 17/06/2005 tarihinde muaccel hale geldiği ve aylık nafaka alacağının 60 yeni Türk Lirası olduğu nazara alındığında, borçlu sanığın 29/01/2009 tarihli ödeme makbuzu ile borcunu Doğanhisar İcra Müdürlüğünün 2008...

              Hukuk Dairesi içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir. Hesap bilirkişisi tarafından ibraz edilen rapora göre talep edilen nafaka miktarından sadece ocak 2008, şubat 2008, mart 2008, nisan 2008 ve mayıs 2008 aylarına ait aylık 100,00 TL olmak üzere toplam 500,00 TL miktarın iştirak nafakasına mahsuben davacı tarafından ödendiği, diğer aylara ait nafaka miktarlarının ödenmediği anlaşılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu