Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Hükmolunan nafakanın gelecek yıllarda da artırımına ilişkin TMK 176/4, 330/4, 365/5 maddeleri nazara alındığında; madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi, bu hükümler, ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir....

    Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınır.Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. (TMK.nun 331.mad.) Hakim nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi 2009 tarihinde takdir edilen nafakadan sonraki süreçte çocuklardan birisi okula başlamış, diğeri ise anaokuluna gitmekte olup, bu durum karşısında ihtiyaçlarının ve harcamalarının arttığı gözetilerek, tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına göre nafakanın uygun miktarda artırılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir....

      Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece takdir edilen nafaka miktarının fahiş olması yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılması, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise nafakanın miktar itibariyle indirilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava; nafakanın arttırımı talebine ilişkindir. Yargıtay HGK'nun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının (farkı) dikkate alınacağı açıklanmıştır. HMK 352.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir....

      Davalı (erkek) vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açıldığından e-devlet aracılığıyla haberdar olduğunu, nafaka talebini kabul etmediğini, davacının evlilik birliğinin yüklediği görevleri yerine getirmediğini, nafakayı hak etmediğini, reşit olan kızının ilahiyat fakültesinde okuduğunu, onun kredi kartı borçlarını ödeyip elden de para verdiğini, nafaka artırım talebini kabul etmediğini hatta nafakanın kaldırılmasını istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı kadın 01.08.2019 tarihli beyan dilekçesiyle, 13 çocukları olduğunu, sadece iki tanesi için nafaka aldığını, aldığı nafakaların geçimlerine ve evin kirasına yetmediğini belirterek kendisi için 1.000,00 TL reşit olmayan iki çocuğu için ayrı ayrı 500,00'er TL den 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL tedbir nafakası talep ettiğini bildirmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki nafaka arttırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, dava dilekçesinde; boşandıklarını, bu boşanma ile aylık 250 TL nafakaya hükmedildiğini, boşanma kararının 2011 yılında kesinleştiğini, 2008 yılı koşullarına göre takdir edilen 250 TL nafakanın yetmediğini, hiç bir gelirinin olmadığını, davalının yurt dışında iş yeri sahibi olduğunu, çocuğunun da büyümesi nedeniyle ihtiyaçlarının daha da fazla arttığını, nafaka dışında hiç bir gelir olmadan çocuğunu okutmaya çalıştığını, 2008 yılında verilen 250 TL nafakanın Tefe, Tüfe oranlarının hesaplanması halinde bu nafakanın 750 TL olması gerektiğini, çocuğunun ......

        Mahkemece, nafakanın artırılmasını gerektirecek şekilde tarafların ekonomik durumlarında bir değişikliğin olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irat olarak hükmedilen nafakanın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Hâkim; nafaka takdirinde olduğu gibi nafakanın artırılması veya azaltılması taleplerinde de, küçüğün yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir artırıma hükmetmelidir. Her ne kadar ,nafakaya karar verilen dava tarihinden ,görülen dava tarihine kadar aradan 1 senelik bir zaman geçmiş ise de , bu zaman zarfında da ,müşterek çocuğun ihtiyaçlarında bir artış bulunduğu, günün ekonomik koşullarında paranın alım gücünün nispi de olsa yitirdiği dikkate alınarak önceki nafakanın TMK.nun 4.maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine uygun olarak arttırılması gerekir....

          Ancak; TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK'nun 176/4. maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. ./.. -2- Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ....’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

            Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından; tarafların .... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/224 E.- 2009/196 K. Sayılı ve 07/04/2009 tarihli kararı ile boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 450 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık beş yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olup, gelirinin bulunmadığı, aylık 1.110 TL kira ödediği, davalının ise hakim olup Adalet Bakanlığında görev yaptığı, aylık gelirinin 7.000 TL olduğu, aylık 500 TL lojman gideri bulunduğu anlaşılmaktadır....

              Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamı uyarınca; tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında, hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı kanaatine varılmış, açıklanan nedenlerle tarafların istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir. Öte yandan, davacı tarafın dava dilekçesi içeriğinde, hükmedilecek nafakanın her yıl belirli bir oranda arttırılması yönünde talebi bulunmadığı görülmekle, mahkemece nafakanın yıllık arttırımı konusunda hüküm kurulmamasında ve ilk derece mahkemesinin 10/02/2021 tarihli ek kararında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              Bu nedenle olayımızda nafaka yükümlüsü davacının mali gücünün önemli ölçüde eksilmiş olması hâli irdelenecek ve mevcut yasal düzenleme karşısında nafaka ödeyecek mali güce sahip olmamanın nafakanın kaldırılmasını olanaklı kılıp kılmayacağı hususu tartışılacaktır....

                UYAP Entegrasyonu