Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacı kadın bakımından davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12/03/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    ./2004 tarih ve 2004/175 sayılı ilamı ile 125,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, bilahare nafakanın arttırıldığını ve son olarak ..... .... Aile Mahkemesinin 2013/739 Esas sayılı dosyası ile nafakanın 450,00 TL'ye çıkarıldığını, ancak bu nafakanın günümüz koşullarında yetersiz olduğunu belirterek nafakanın ....500,00 TL'ye çıkarılmasını, hüküm altına alınan nafaka için bundan böyle nafaka arttırım davası açmamak için tefe-tüfe oranında otomatik arttırım kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; talep edilen nafaka miktarının fahiş ve haksız olduğunu, emekli maaşının ....100,00 TL olduğunu, nafaka kesintilerinden sonra eline 480,00 TL geçtiğini, evli olduğunu, eşine de bakmakta olduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu, çocuğun nafakasına katılımının dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

      Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında 7 yıl gibi uzunca bir zamanın geçmesi, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; artırılan nafaka miktarı az olup, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        O nedenle toplanan delillerle doğrulanmamış, endeks artışının da üzerinde belirlenen nafaka TMK'nun 4. maddesinde yazılı hakkaniyete uygun olmadığından usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Ayrıca nafakanın kaldırılmasına dair dava birleştirilmiş ise de, dosyası bu dosya içine alınmamıştır. O halde, birleşen dava dosyası ve birikmiş nafaka tahsiline dair Bakırköy 13. İcra Müdürlüğünün 2011/5232 sayılı takip dosyası bu dosya içine alınmalı, hiçbir geliri olmayan davacının yüksek kira gideri ve nafaka tahsil etmeden uzun süre geçimini nasıl sağladığına dair ilgili birimlerden etraflıca sorularak ekonomik durumu yeniden araştırma yapılmak suretiyle belirlenmeli, davalının ödeme gücüne ve ÜFE artış oranına uygun bir miktarın tespiti yapılmalıdır....

          Aile Mahkemesi'nin 16/10/2020 tarihinde kesinleşen 2020/450 Esas, 2020/475 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, velayeti annesine verilen müşterek çocuk için aylık 1.000 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl tüfe-üfe artış oranında artırılmasına karar verildiğini, davalının nafaka artırımını gerçekleştirmediğini, nafakanın yetersiz hale geldiğini belirterek nafakanın 2.500 TL'ye yükseltilmesi ile üfe-tüfe oranında artırılmasını istemişken 29/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile nafakanın 3.500 TL'ye yükseltilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından velayetin değiştirilmesi istemli dava açıldığını, bu davanın derdest olduğunu, ortak çocuğun 6 yaşında olup devlet okulunda ana sınıfına gittiğini, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, nafaka artırım koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....

          Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış ise de, artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre düşük belirlendiği, aylık 900,00 TL nafakanın hakkaniyete, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına uygun olduğu değerlendirilip, davacı yanın istinaf talebini kısmen kabulü ile nafakanın aylık 900,00 TL olarak belirlenmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davalının istinaf talebinin HMK'nın 352....

          Bu hükümler, madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir. Şu halde, nafakanın gelecek yıllarda da artırılmasına karar verilmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu gözetilmeden nafaka yükümlüsünün bu yöndeki isteminin kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, nafaka davalarında miktarı takdir hâkime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HUMK. md. 417,I c.2 hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddedilen bölümü gözetilerek yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılması usul ve yasaya uygun değildir....

            Mahkemece boşanma ilamında önceki kararla tesis edilmiş olan nafakanın varlığına atıf yaparak nafaka konusunda karar verilmesine yer olmadığına denilmekle önceki nafaka ilamının varlığını ve halen geçerli olduğunun belirtildiği boşanma ilamında nafakaya ilişkin ilamı belirterek nafakanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde kullanmış olduğu ifade nafakaya ilişkin önceki ilamın ortadan kaldırılmadığı ve o ilamda belirtilen nafakanın halen geçerliliğini koruması şeklinde anlaşılması gerektiği, aile mahkemesince tesis edilmiş olan nafakanın kaldırıldığına ilişkin sonradan verilmiş bir ilam bulunmadığından müdürlük kararının yerinde olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Hüküm borçlu tarafından temyiz edilmiştir....

              Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .........’in yayınladığı .... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın .........’in yayınladığı ..... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ... nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; nafakanın artırılmasından sonra davalı tarafın müteahhitlik yapmaya başladığı ispat edilmiş ise de, bu dava öncesinde de iki adet öğrenci yurdu işleten ve birçok taşınmaza sahip olan davalının ekonomik ve sosyal durumunun ülke şartlarına göre iyi durumda olduğu, nafaka alacaklısı olan davacının ekonomik ve sosyal durumunda ise bir değişikliğin olmadığı anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu