Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Buna göre somut olayda; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği 2017 yılına göre olağanüstü bir değişiklik bulunmadığından, iştirak nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması gerekmektedir. O halde; iştirak nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekir....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır. Ne var ki, artış miktarı fahiş düzeydedir. Yargıtay 3....
Ancak, 28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden , kararda nafakanın geçerlilik tarihinin belirtilmemesi, ayrıca davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmasına ve dava kısmen kabulü edilmiş bulunmasına göre, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 2. fıkrasının 4. satırında yer alan "300,00 TL nafakanın" ifadesinden sonra gelmek üzere "dava tarihinden itibaren" ifadesi yazılmak, hükmün 4. fıkrasının hükümden tamamen çıkartılarak yerine "AAÜT gereğince 575,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" sözleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.4.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Aile Mahkemesinin 2014/1037 Esas sayılı dosyası ile nafaka davası açıldığını, çocuklar için aylık 400,00'er TL olmak üzere toplam 800,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocukların masraflarının artması nedeni ile nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesinin 2014/1037 Esas sayılı dosyasında bağlanan aylık 400,00 er TL nafakanın her bir çocuk için aylık 900,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Nafaka takdir edilmek istenen müşterek çocuklar, davada ihtayari dava ortağı olup, her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2012/4119- 7991 Esas,Karar sayılı ilamı). Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka (farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri sekiz bin (8.000,00) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, müşterek çocuklar yönünden kabul edilen aylık nafaka artış miktarı ayrı ayrı 500,00 TL olup, her iki nafakanın ayrı ayrı artırılan yıllık toplamı 8.000,00 TL'yi geçmemektedir. Hüküm, artırılan her bir yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, yıllık ÜFE artış oranı, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, davacı kadına boşanma ilamından sonra babasından dolayı bağlanan aylık miktarı nazara alındığında mahkemece takdir edilen nafaka yüksektir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacının emekli maaşından kesilen nafaka alacağının haksız yere kesildiği iddiasıyla icra dosyasında fazladan kesilen nafakanın kaldırılması istemine ilişkindir. İcra Hukuk Mahkemesince, nafakanın kaldırılmasına ilişkin istemin Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Aile mahkemesinin 2015/268 Esas 2016/670 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocuk İsmet Tuna'nın velayetinin anneye verildiğini, çocuk için aylık 1400 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, mevcut nafakanın aradan geçen zaman, çocuğun eğitim durumu nedeniyle yetersiz kaldığını, nafakanın aylık 3500 TL'ye yükseltilmesini ve belirlenecek nafakanın her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müşterek çocuk için hüküm altına alınan iştirak nafakasının halen 1553,16- TL olarak ödendiğini, talep edilen nafaka miktarının fahiş olduğunu, babanın nafaka haricinde çocuğun sosyal eğitimi için elinden gelen çaba ve gayreti sarf ettiğini, talep edilen meblağı ödeme gücünün olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Boşanma ilamı kesinleşinceye kadar çocuk için ödenecek nafaka tedbir nafakası mahiyetinde olup, mahkemece bu nafakanın iştirak olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince özetle; müşterek çocuk yararına daha önce hükmedilen aylık 1.000 TL iştirak nafakasının aylık 3.250 TL'ye çıkarılmasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı erkek süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; artırılan miktar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 330.maddesi gereğince, "Nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."...