YHGK nun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E 235 K sayılı kararıyla nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın yıllık nafaka miktarı değerlendirilir. Bu değerlendirme hüküm altına alınan her bir nafaka artırımı için ayrı ayrı yapılır. Somut olayda küçük İbray Gümüş için kaldırılan nafakanın yıllık miktarı 300x12=3600 TL, kaldırılması talep edilen ve reddine hükmedilen davalı için yoksulluk nafakasının yıllık miktarı 400x12=4800 TL olup dolayısıyla bu rakam karar tarihindeki 5.880.000 TL'lik kesinlik sınırının altında olduğu için karar istinaf talebinde bulunan her iki taraf yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir....
YHGK nun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E 235 K sayılı kararıyla nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın yıllık nafaka miktarı değerlendirilir. Bu değerlendirme hüküm altına alınan her bir nafaka artırımı için ayrı ayrı yapılır. Somut olayda küçük İbray Gümüş için kaldırılan nafakanın yıllık miktarı 300x12=3600 TL, kaldırılması talep edilen ve reddine hükmedilen davalı için yoksulluk nafakasının yıllık miktarı 400x12=4800 TL olup dolayısıyla bu rakam karar tarihindeki 5.880.000 TL'lik kesinlik sınırının altında olduğu için karar istinaf talebinde bulunan her iki taraf yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir....
, düzensiz olarak gündelik işlere gittiğini, aylık 1.200 TL nafaka ödediğini, Evkur'dan aldığı eşyanın parasını ödeyemediğinden evine haciz geldiğini, Tekirdağ İcra Müdürlüğünde takip olduğunu, 1.459,00 TL borcunun bulunduğunu, bu meblağdaki borcunu dahi ödeyemeyen müvekkilinin aylık 1.200,00 TL nafaka ödemesinin hayatın gerçekleriyle bağdaşmadığını, ortak çocuklarının büyüdüğünü, Büşra'nın 18 yaşında olup okumadığını, bu nedenle nafakanın kaldırılması gerektiğini, Beyza'nında 15 yaşında olduğunu, bu çocuk yönünden de nafakanın gözden geçirilmesi gerektiğini, müvekkilinin mevcut nafakayı ödemekte zorlandığını, nafaka şartını ihlal davasından sonra ödemeleri yaptığını, Bakırköy 6....
DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Kaldırılması) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların boşanmalarına ve davalı lehine 300,00 TL yoksulluk nafakasına karar verildiğini, kararın kesinleşmesi ile davalı tarafça müvekkilinden nafaka talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin nafaka borcunu ödemesinin mümkün olmadığını, iş kazası geçirmesi nedeniyle engelli kaldığını, kendi hayatını idare ettirecek bir durumda olmadığını, bu nedenle nafakanın kaldırılması gerektiğini, ileri sürmüş, davasının kabulünü talep etmiştir. KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili cevap ve dava dilekçesinde özetle; Davacı karşı davalının açmış olduğu davanın reddine, müvekkili lehine verilen 300,00 TL yoksulluk nafakasının 700,00 TL artırılarak 1.000,00 TL ye çıkartılmasını, nafakaya her yıl ÜFE oranında artış yapılmasını talep etmiştir. DELİLLER:Dava dosyası....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davalı-k.davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; nafaka arttırım taleplisi davacının gerek dava dilekçesinde, gerekse mahkemede dinlettikleri tanıkların davacının kronik rahatsızlığı ile ilgili beyanlarının doğru olmadığını, davacının mahkemeye dinlettikleri tanıkları ile özellikle tanık Recep Çelik T1 boşanmadan sonra bildim bileli çalışıyor ifadesinin dikkate alınmadığını, boşanma tarihinden sonra nafaka taleplisinin çalışmaya başladığını, hayatını idame ettirdiğini, kendisinin 2016 yılında emekli olması ile %55 aylık bağlama oranı ile %45 gelir kaybının olmasının dikkate alınmadığını, görülmekte olan davanın nafakanın iptali istemi ile karşı dava olmasına karşılık gerekçeli kararda bu yönde hüküm kurulmadığından eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, 20 yıl önce boşandığı nafaka arttırım taleplisinin öz babası tarafından gayrimenkul bağışları ile zenginleştirildiğini, nafaka taleplisinin...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: " Davanın KISMEN KABULÜNE; Müşterek çocuk Sultan dava tarihi itibariyle reşit olduğundan ve lehine hükmedilen nafaka reşit olmasıyla kendiliğinden kalkmış sayıldığından talep hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Müşterek çocuk Nurunnisa yönünden davanın KABULÜNE, müşterek çocuğun davacı baba yanında kaldığı anlaşılmakla lehine hükmedilen nafakanın dava tarihinden itibaren KALDIRILMASINA, Müşterek çocuk Ömer Faruk yönünden nafakanın kaldırılması talebinin REDDİNE, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacının nafakaların Türk parası olarak belirlenmesi talebi de gözetilerek çocuk lehine hükmedilen nafakanın AZALTILMASINA ve aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası olarak BELİRLENMESİNE, bu şekilde DEVAMINA, davacı babadan alınarak velayeten davalıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, "karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nafakanın kaldırılması, birleşen dava açısından nafakanın artırılmasına ilişkin olup, inceleme görevinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 26.02.2016 tarihli 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir. Ne var ki, Yargıtay Kanununda 6644 sayılı kanunla yapılan ve 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik gereğince dosyanın bu Daireye değil, işbölümü uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde nafakanın azaltılması yoluna gidilmeyecektir. Somut olayda boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında nafaka alacaklarının ihtiyaçlarında olağanüstü bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemenin davanın reddine yönelik kararı doğru olup, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 esas, 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikayete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmesi karşısında, somut olayda ....
Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda karar da asıl talebin kabul edilmeyen bölümü 5.880 TL sını geçmeyen taraf istinaf kanun yoluna başvuramaz. ( HMK 341/4) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Somut olayda, kaldırılması istenilen yıllık nafaka miktarı ( 175 X 12 = 2.100 ) 5.880 TL sının altında olup, hüküm davacı açısından kesin niteliktedir. Bu nedenle davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurma talebinin usulden reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....