Mahkemece; davalı/karşı davacının subut bulmayan nafakanın kaldırılması davasının reddine, davacı/karşı davalı kadının davasının kısmen kabulü ile, nafakanın aylık 125,00 TL artırılarak aylık 325,00 TL'ye yükseltilmesine, nafakanın her yıl nafaka artırım tarihinde.... tarafından belirlenen yıllık ÜFE artış ortalaması oranında resen artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı/karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' ./.. -2- TMK'nun 176/4. maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. TMK’ nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Bu bağlamda; nafakanın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden bozulacak olursa sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/12/2014 NUMARASI : 2014/442-2014/889 Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde, davalı çocuklarından R.. D.. için ödemekte olduğu aylık 150 TL nafaka ile oğlu B.. D.. için ödemekte olduğu aylık 325 TL nafakanın, çocuklarının reşit olup istedikleri takdirde çalışacak durumda olmaları ve kendisinin ise bu nafakaları ödeyecek gücü bulunmadığından bahisle kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davacı duruşmadaki beyanında ise; kızı Rabia için hükmedilen nafakanın kaldırılmasını, oğlu için hükmedilen nafakanın ise öncelikle kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise nafakanın aylık 150 TL'ye düşürülmesini talep ettiğini belirtmiştir....
İştirak nafakasının kaldırılması talebi yönünden yapılan incelemede, boşanma kararıyla tarafların müşterek çocuğunun velayetinin davalı anneye verildiği, kaldırılması istenilen nafakanın miktarı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları birlikte nazara alınarak nafakanın kaldırılması ya da indirilmesine gerek görülmemiş" şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddi yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkilinin talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, anlaşmalı boşanma ile belirlenen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir....
Açıklanan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. Buna göre, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce “güven” ilkesine aykırı düşer. Zira, davalının (nafaka alacaklısının) sözleşme (protokol) ile elde ettiği “statü”ye beslediği güven, davacının (nafaka yükümlüsünün) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz....
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 esas, 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmesi karşısında, somut olayda Ilgın...
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde nafakanın azaltılması yoluna gidilmeyecektir. Somut olayda boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında nafaka alacaklarının ihtiyaçlarında olağanüstü bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemenin davanın reddine yönelik kararı doğru olup, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
O hâlde mahkemece yapılacak iş, anlaşmalı boşanma kararının verildiği 23.10.2009 tarihi itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını belirlemek, belirlenen bu durumun nafakanın kaldırılması amacıyla açılan eldeki davada aldırılan ekonomik ve sosyal durumlar ile kıyaslamak, boşanma kararından sonra tarafların mal varlığında ve gelirinde bir değişiklik olup olmadığını detaylı şekilde araştırmak, değişiklik var ise, bunun kararlaştırılan nafaka miktarına ne ölçüde etkisi bulunduğunu tartışmak ve Özel Daire bozma kararında da değinildiği gibi başlangıçtaki denge gözetilmek suretiyle, bununla birlikte "çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereği, nafakanın tamamen kaldırılması yerine, hakkaniyet ölçüsünde indirim yapılabileceği de gözetilerek, oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemenin 2019/722 E. ve 2020/17 K. sayılı kararıyla, davacı lehine aylık 800,00 TL, müşterek çocukların her biri için aylık 300,00'er TL olmak üzere dört çocuk için toplam 2.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, davacının üzerine kayıtlı birden fazla aracının olduğu, davacının çalışmama nedeninin haklı bir sebebe dayanmadığı, davalı ve çocuklarının bakımlarını bu nafaka ile sağladığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen nafakayı ödeme gücü olmadığını belirterek, nafakanın kaldırılmasına veya makul seviye indirilmesini talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : Dava, TMK 176/3- 4 maddesi gereğince yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması ile TMK 331. maddesi gereğince iştirak nafakasının kaldırılması veya azaltılması istemine ilişkindir....
Yüksek Yargıtay’ın yerleşen uygulamasına göre; nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin tamamen davalı tarafa yükletileceği, kabul-ret oranı dikkate alınarak bir paylaştırma yapılamayacağı, ancak ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 17/11/2017 tarih, 2017/15777 esas, 2017/16106 karar, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 20/03/2018 tarih, 2018/1927 esas, 2018/2724 karar, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 24/09/2018 tarih, 2018/4516 esas, 2018/8904 karar sayılı ilamları) Açıklanan gerekçe ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM A)1- Davacının istinaf isteminin KABULÜ ile Ankara 20....