AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/04/2014 NUMARASI : 2013/564-2014/307 Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2006 yılında boşandıklarını, davacı için 350 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, sağlığı bozulan davacının yaşı itibariyle çalışamadığını, davacıya ödenen nafaka nedeniyle giderlerini karşılayamadığını, davalının ise 2 büro ve 1 adet evi olduğunu, kira geliri aldığını belirterek nafakanın kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda, davalıya 01.05.2013 tarihinden itibaren 487 TL yetim aylığı bağlandığı, davacının yargılamada; "iş makinesi operatörü olduğu, geçmişte yüksek tabanlı sigortasının ödendiği, emekliliğine 2 yıl kaldığı, ancak asgari ücretle iş bulabildiği, bu kez de emekli aylığının düşeceği, firmalara müracaat ettiği, ancak iş bulamadığını" beyan ettiği anlaşlmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının 400 TL nafaka ve aldığı yetim maaşı ile yukarıda belirtilen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davacının eline geçen toplam gelir onu yoksullukta kurtaracak mahiyette değildir. Davacının yargılamadaki beyanları, nafakaya hükmedildiği tarihte de çalışmış olması ve davalıya bağlanan yetim maaşı birlikte değerlendirildiğinde ise, nafakanın kaldırılmasına değil azaltılmasına etki edecek olgulardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir....
Mahkemece kaldırılmasına karar verilen nafakanın yıllık bedelinin kesinlik sınırı altında kalmasından dolayı davalı tarafın istinaf dilekçesinin reddi karar verilmiş ve mahkemenin bu ek kararı da istinaf incelemesine getirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK'nun m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 5.390,00 TL. dır. İstinaf incelemesine konu dava da kaldırılan nafaka aylık 200,00TL, olup, yıllık 2.200,00TL'ye tekabül etmesinden dolayı kesinlik sınırının altında kalmaktadır....
Aile Mahkemesinin 15/12/2020 tarih, 2019/762 2020/703 Karar sayılı ilamı ile özetle; davacı vekilinin müşterek çocuk Cansel ile ilgili nafakanın kaldırılması talebinin kanun gereği nafaka kendiliğinden kalkacağından hukuki yarar olmadığından reddine, davacı vekilinin diğer çocuklar yönünden nafakanın kaldırılması talebinin reddine, davacı vekilinin nafakanın indirilmesi talebinin reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece takdir edilen nafaka miktarının fahiş olması yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılması, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise nafakanın miktar itibariyle indirilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava; nafakanın arttırımı talebine ilişkindir. Yargıtay HGK'nun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının (farkı) dikkate alınacağı açıklanmıştır. HMK 352.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir....
344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilâmda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikâyet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikâyet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; Dosya kapsamına göre, ödeme icra emrinin borçluya 06.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, müşteki vekilinin ise 21.07.2021 tarihli dilekçesi ile tarih belirtmeksizin sadece müşteki lehine hükmedilen nafakanın ödenmediğini...
Davalı cevabında; kiracı olarak oturduğunu, çocuğu ile ilgilendiğini, nafaka miktarının yetersiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile, tarafların ekonomik durumunun aynı seviyede olduğu gerekçesiyle, davalı lehine bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir....
Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Bu bağlamda mahkemece, davacının nafakanın kaldırılması isteminin reddinde bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı reddedilmiştir. Ancak her ne kadar asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren bir olgu kabul edilmese de yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince, nafakanın azaltılması talebini de içerdiğinden, davalının aylık elde ettiği gelir, nafaka miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır....