Dava; iştirak nafakası artırımına ilişkindir. TMK'nun 330. maddesi gereğince; Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. TMK'nun 331.md. gereğince; Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Hakim iştirak nafakasının tayin ve takdir ederken çocuğun yaşını, cinsiyetini, öğrenim durumunu, bakım ve sağlık durumlarını, kısaca çocuğun ihtiyaçlarını ve yine ana ve babanın sosyal ve ekonomik durumlarını, ödeme güçlerini ve tarafların bakmakla yükümlü oldukları çocukların sayısını da gözönünde bulunduracaktır....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, nafaka takdirine ilişkin ilamın kesinleşme tarihi ile eldeki davanın açılış tarihi arasında geçen süre ve Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında müşterek çocuk için takdir edilen nafaka miktarı uygundur. Tüm bu anlatım karşısında davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiş ve aşağıdaki karar tesis edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/03/2022 NUMARASI : 2021/1340 ESAS - 2022/160 KARAR DAVA KONUSU : Artırımı KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı asil dava dilekçesinde özetle; 2017 tarihli boşanma ilamı ile kızına aylık 300 TL nafaka bağlandığını, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz hale geldiğini belirterek nafakanın 3.000 TL olarak belirlenmesi ile nafakanın her yıl tefe-tüfe oranında artırılmasını istemiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmada davanın reddini istemiştir....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, davacı kadın için hükmedilen en son yoksulluk nafakası miktarına, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. Ayrıca hükmedilen nafakanın, yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak "TÜİK tarafından açıklanan ÜFE" oranında artışına hükmedilmesi gerekirken "TÜFE oranında" artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; nafaka artırımına ilişkin son mahkeme kararında ödenen nafaka miktarlarının her yıl artırılmasına ilişkin hüküm bulunduğu, ÜFE oranındaki artışın yeterli olduğu gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınır. Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır....
GEREKÇE;Dava,nafaka artırımı talebinden ibarettir. İnceleme HMK 355 nci maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı ve kamu düzenini ilgilendiren hususlarda re'sen yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 327/1 nci maddesine göre"Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.", Yine aynı yasanın 330/1 nci maddesine göre de"...Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.". Velayet kendisinde olmayan taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası artırımı belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisinde olan tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
(AİLE)MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı dilekçesi ile; ... ....Asliye (Aile) ... Mahkemesi'nin 2009/... E-2010/... K sayılı kararı ile davalıdan boşandığını, boşanma davasında kendisi için hükmedilen 175 TL yoksulluk nafakasının 250 TL'ye, müşterek çocuk lehine hükmedilen 75 TL iştirak nafakasının 150 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmada verdiği beyanla nafaka ödeyecek maddi gücü olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
TMK'nun 175. maddesi; "boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer tarafta mali gücü oranında nafaka isteyebilir", hükmünü ihtiva etmektedir. Aynı yasanın 176/4.maddesinde ise; "tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir" denilmektedir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Tarafların 01.12.2011 tarihinde boşandıkları, boşanma kararının 09.02.2012 tarihinde kesinleştiği, iş bu nafaka artırım davasının ise 22.10.2015 tarihinde açıldığı görülmüş olup, geçen süre içerisinde müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu dikkate alındığında ihtiyaçlarının da doğal olarak arttığının kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca, davaya konu nafakanın niteliği, tarafların boşanmaları ve nafaka takdiri sonrasında aradan geçen süre, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçlarındaki artış, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu ve ödeme koşulları, dikkate alındığında TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde nafakanın artırımına gidilmesi gerekirken yazılı şekilde az miktarda iştirak nafakası takdiri isabetli olmamıştır....
Somut olayda; 1- )Davalı-birleşen davacı erkeğin nafaka ile ilgili istinaf başvurusu yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 8.000 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada; artırılan nafaka miktarı yıllık 8.000 Türk Lirasını geçmemektedir. Hüküm artırılan yıllık nafaka miktarı itibariyle davalı-birleşen davacı yönünden kesin niteliktedir....