Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

katkıda bulunma yükümlülüğü nazara alındığında çocuklar için önlem nafakası verilmesinin doğru olduğu, miktarlarının yerinde olduğu, çocuklar için verilen önlem nafakası miktarlarının reddedilen kısımları yönünden kararın kesin olduğu, tüm bu nedenlerle kadın için verilen önlem nafakası yönünden davalı erkeğin istinaf talebinin kabulüne, davacı kadının istinaf talebinin reddine, çocuklar için verilen önlem nafakası miktarı yönünden reddedilen kısımların miktar itibari ile kesin olması nedeni ile davacı kadının istinaf talebinin reddine, müşterek çocuklar için verilen önlem nafakası miktarının yerinde olduğundan davalı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

Mahkemesinin ... sayılı kararı ile aylık 300 TL yardım nafakası bağlandığını, aradan geçen zaman ve artan ihtiyaçları nedeniyle nafakanın yetersiz kaldığını belirterek nafakanın 600 TL'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının davalının öz annesi olduğu, davacının daha önceki eşinden boşanmış olduğu, ayrıca babasından da nafaka gelirinin olduğu, davacının çocukken davalı ile yeterince ilgilenmemesi nedenleri ile nafakanın artırımını gerektirir bir durum görülmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda; davacı, daha evvel lehine hükmedilen yardım nafakasının artırılmasını talep etmiştir. TMK.nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."...

    Mahkemece, tarafların boşanmalarına, davacının öğretmen olması nedeniyle tedbir nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve tedbir nafakasına hükmedilmemiş olması yönünden temyiz edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından “davacı, dava dilekçesinde 1000,00 TL nafaka hükmedilmesini istemiştir. Talep edilen nafakanın açıkça tedbir nafakası olduğu belirtilmediğine göre, boşanma talebinin ardından ileri sürülen nafaka isteği, yoksulluk nafakasını da kapsar. O halde yoksulluk nafakası talebinin mevcut olduğu kabul edilerek, toplanan deliller çerçevesinde bu hususta müspet veya menfi karar tesis edilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur” gerekçesiyle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir....

      İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı ve TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmelidir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/697 Esas, 1999/763 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına ve müvekkili ile müşterek çocuk Kübra Çınar'a nafaka ödenmesine hükmedildiğini, sonrasında ise, müvekkil tarafından iştirak ve yoksulluk nafakasına ilişkin olarak, nafaka artırım davası açıldığını, ilam bilgisi evrakı İcra Müdürlüğüne 2013 yılında bildirildiğini, her yıl TEFE-TÜFE oranında attırıldığını ve günümüze kadar da nafaka tahsilatının devam ettiğini, icra dosyasının incelendiğinde iştirak nafakası sahibi Kübra Çınar'ın icra dosyasında alacaklı taraf olarak dahi gözükmediğini, bu güne kadarda takip borçlusu davacının; icra dairesine müşterek çocuğun 18 yaşını ikmal ettiği ve iştirak nafakası kesintilerinin durdurulması talebinde bulunmadığının görüleceğini, davacı taraf müşterek çocuğun yetişkin olup çalıştığını buna bağlı olarak nafakanın kaldırılmasını ve çocuğun çalışmaya başladıktan sonra aldığı nafakanın iadesini talep etmişse de davalı müvekkil iştirak nafakasının 18 yaşın...

        Temyiz Sebepleri 1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının eğitim hayatının devam ettiğini, davalının yüksek gelir elde ettiğini ileri sürerek nafakanın miktarı ve nafakanın Euro cinsinden hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının yaşı ve eğitim durumu dikkate alındığında çalışabilecek durumda olduğunu, davacının İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduğunu, istese ikinci üniversiteyi okurken çalışabilecek durumda olmasına rağmen davalıyı nafaka yükümlülüğü altına sokmak için çalışmamasının iyi niyetle bağdaşmadığı, davalının evini ve aracını satarak davacıya olan birikmiş nafaka borcunu ödediğini, davalının ekonomik olarak zor durumda olduğunu ileri sürerek davanın reddine veya nafaka miktarının düşürülmesine karar verilmek üzere kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1....

          (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; müşterek çocuk Batu Toprak için iştirak nafakası talep etmiş, mahkemece hükmün 2 numaralı bendinde müşterek çocuk Batu Toprak için dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, müşterek çocuk için talep edilen nafaka yoksulluk nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada müşterek çocuk için talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, iştirak nafakası mahiyetindedir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; müşterek çocuk Batu için takdir edilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....

            Nafaka takdirinde, davacının istemin tedbir nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre mahkemece takdir edilen nafaka miktarları az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Ayrıca, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E, 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Buna göre, dava tarihinden geçerli olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken; karar tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

              Somut olayda, asıl ve birleşen davacı vekili asıl davada ortak çocuk Berkay Tuna için ortak çocuğun müvekkilinin yanında kalmaya başladığı 28/08/2018 tarihinden dava tarihi olan 31/12/2018 tarihine kadar müvekkili tarafından ödenen nafakaların istirdadını ve anne yanında kalmaya başladığı tarihten itibaren nafakanın kaldırılmasını istemiş, mahkemece dava reddedilmiştir. Reddedilen dava değeri (nafakanın istirdadı - aylık nafaka 250 X ay 4 ve nafakanın kaldırılması -aylık nafaka 250 x ay 4 = 2.000 TL) 5.880 TL sının altında olup, asıl davada verilen hüküm taraflar bakımından kesin niteliktedir. Bu nedenle davacı tarafın asıl dava bakımından istinaf kanun yoluna başvurma talebinin usulden reddi gerekmiştir....

              (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Bu bağlamda belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Mahkemece nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri göz önünde bulundurulmalı, TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir. Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların baba ile kızı oldukları, davacının ....i 1. sınıf öğrencisi olduğu, çalışmadığı, davalının ise sigortalı olarak çalıştığı ayrıca çiftçi olup kendisine ait fındık bahçesi ve fındık geliri bulunduğu, kendisine ait evde oturduğu, ayrıca üzerine kayıtlı bir evi daha bulunduğu anlaşılmaktadır....

                UYAP Entegrasyonu