Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, velayet hakkı kendisine bırakılan anne tarafından açılan çocuk için iştirak nafakası davasıdır. 4721 Sayılı TMK.nun 185/2 maddesine göre; “eşler çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Aynı Kanun’un 327/1 maddesine göre “çocuğun bakımı, eğitim ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” 4721 Sayılı TMK.nun 330. maddesine göre de; “nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenecektir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.” Dava iştirak nafakası davasıdır. İlk derece mahkemesince kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm kısmında iştirak (katılım) nafakası yazılması gerekirken tedbir nafakası ibaresi kullanılması doğru görülmemiş ise de, bu hususun ilk derece mahkemesince maddi hata olması nedeniyle her zaman düzeltilebileceği görülmekle hataya değinilmekle yetinilmiştir....

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/113 KARAR NO : 2021/391 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KULA ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 01/10/2020 NUMARASI : 2019/92 ESAS - 2020/204 KARAR DAVA KONUSU : Katılım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Kula Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında davalı tarafından istinaf talebinde bulunulmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; katılım nafakası istemine ilişkindir....

Davalının katılım nafakası yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 8.000,00- TLdır. Müşterek çocukla davacı anne arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan kesinlik sınırı her biri açısından ayrı ayrı hesaplanır. Buna göre; müşterek çocuk için kabul edilen aylık nafaka arttırım miktarı 600,00- TL olup yıllık 7.200,00- TL ile kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kabul edilen nafaka arttırım miktarları ayrı ayrı yıllık sekizbin-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kabul edilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından; nafaka ve tazminat miktarları yönünden, davacı koca tarafından ise; katılım suretiyle kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davacı koca tam kusurlu kabul edilip, davalı kadın boşanmayı kabul ettiği gerekçesiyle boşanmaya karar verilmiş ise de, davada 166/3 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı ancak yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, sadakatsiz olduğu, davalı kadının ise eşinin hastalığında onunla ilgilenmediği anlaşılmaktadır....

    Tarafların Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatı ile) 2016/333 E., 2018/19 K. sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları ,müşterek çocuk 08.05.2010 doğumlu Sena Sevim'in velayetinin davacıya verildiği ve çocuk lehine aylık 500,00- TL iştirak nafakası ile bu nafakanın dava tarihine göre her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına karar verildiği , ilk karara göre hükmedilen katılım nafakasına işbu dava tarihi itibariyle TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranında arttırım uygulandığında nafaka miktarı 735,77- TL'na ulaşmış ise de taraflar arasında dava tarihi itibariyle davalının 690,00- TL katılım nafakası ödediğine ilişkin uyuşmazlık bulunmadığı dikkate alındığında arttırımın tarafların ödendiğini kabul ettiği 690,00- TL üzerinden yapılması gerekmektedir. Buna göre ilk derece mahkemesinin katılım nafakası arttırımı yapılırken ilk karar tarihindeki 500,00- TL esas alınması doğru bulunmamıştır....

    Davalının katılım nafakası yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi " nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 5.390,00TL. dır. Buna göre; müşterek çocuk lehine yapılan artırım aylık 339,00TL'ndan yıllık 4.068,00TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kabul edilen nafaka artırım miktarı yıllık beşbinüçyüzdoksan-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kabul edilen bir yıllık nafaka artırım miktarı itibariyle kesin niteliktedir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarının yetersizliğinden bahisle reddedilen nafaka miktarı yönünden kararı istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava iştirak nafakası isteminden ibarettir. Tüm dosya kapsamından tarafların Konya 7. Aile Mahkemesinin 2021/249 Esas 2021/509 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları ortak çocuk Talha'nın velayetinin davacı anneye verildiği, karar yerinde ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmediği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ihtiyaçları nazara alındığında nafaka miktarı makul olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

    Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı ...E oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Yukarıda izah olunan nedenlerle; somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile ...’in yayınladığı .. artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....

      Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

      Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

      UYAP Entegrasyonu