Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı babanın işbu davası ile, müşterek çocuk Hanım Sultan Uğurlu için aylık 300 TL iştirak nafakası, müşterek çocuk T1 için 200,00 TL iştirak nafakası talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, çocuk Hanım Sultan Uğurlu yönünden reddedilen nafakanın bir yıllık tutarının 3.600,00 TL'ye tekabül ettiği, çocuk T1 yönünden reddedilen nafakanın bir yıllık tutarının 2.400,00 TL ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi olan 2021 yılı itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kararların kesin olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin HMK'nın 352 maddesi gereğince kesinlik sınırında kaldığından reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Nafaka ve nafakanın arttırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğindedir. Yukarıda açıklandığı üzere nafaka davalarında gerek Harçlar Kanunundan, gerekse Avukatlık Kanunu ve buna dayalı olarak çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dava değerinin (müddeabihin) yıllık nafaka miktarı olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Mahkeme harcı ve vekalet ücret hesaplanırken ayrı bir dava değeri, temyiz edilebilirlik sınırı belirlenirken ayrı bir dava değeri belirlenmesinin yasal bir dayanağı bulunmadığına göre; temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı yönünden de, nafakanın yıllık tutarını esas almak gerekecektir. Sonuç olarak, yukarıda açıklanan nedenlerle nafaka davaları yönünden temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırının belirlenmesinde yıllık nafaka tutarının esas alınması gerektiği benimsenmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 26/05/2022 NUMARASI : 2021/1034 ESAS - 2022/740 KARAR DAVA KONUSU : Katılım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Aydın 1. Aile mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davanın kararına karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmakla; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesi gereğince; duruşma yapılmadan incelenmesine karar verilerek, HMK'nun 355. maddesi gereğince de; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; katılım nafakası istemine ilişkindir....
Davacı tarafından müşterek çocuklar Muhammet ve Lütfiye yararına aylık 500 TL, Hasan Hüseyin lehine 750 TL iştirak nafakası talep edilmiş, mahkeme tarafından Hasan Hüseyin'in için aylık 375,00TL, Lütfiye Gül yararına aylık 300,00TL, Muhammet Can yararına aylık 250,00TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, kabul yönüyle davalı vekili kararı istinaf etmiştir. Kabul edilen iştirak nafakası miktarı her bir nafaka alacaklısı yönünden ayrı ayrı yıllık 5.880,00 TL nin altında olduğundan karar davalı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. Davacının istinafına gelince; reddedilen nafaka miktarları Hasan Hüseyin için aylık 375 TL, Lütfiye Gül için 200,00TL, Muhammet Can için 250,00 TL dir. Reddedilen iştirak nafakası miktarı her bir nafaka alacaklısı yönünden ayrı ayrı yıllık 5.880,00 TL nin altında olduğundan karar davacı açısından da HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir....
Davacı tarafından müşterek çocuklar Muhammet ve Lütfiye yararına aylık 500 TL, Hasan Hüseyin lehine 750 TL iştirak nafakası talep edilmiş, mahkeme tarafından Hasan Hüseyin'in için aylık 375,00TL, Lütfiye Gül yararına aylık 300,00TL, Muhammet Can yararına aylık 250,00TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, kabul yönüyle davalı vekili kararı istinaf etmiştir. Kabul edilen iştirak nafakası miktarı her bir nafaka alacaklısı yönünden ayrı ayrı yıllık 5.880,00 TL nin altında olduğundan karar davalı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. Davacının istinafına gelince; reddedilen nafaka miktarları Hasan Hüseyin için aylık 375 TL, Lütfiye Gül için 200,00TL, Muhammet Can için 250,00 TL dir. Reddedilen iştirak nafakası miktarı her bir nafaka alacaklısı yönünden ayrı ayrı yıllık 5.880,00 TL nin altında olduğundan karar davacı açısından da HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 5.880,00- TLdır. Buna göre;davacı dava tarihi itibariyle ödediği nafakanın 600,00- TL olduğunu ve müşterek çocuk için ödenen bu nafakanın 300,00- TL'ne indirilmesi talep edilmiş olmakla indirilmesi istenilen ve reddedilen katılım nafakası miktarı yıllık 3.600,00- TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla red edilen nafaka indirim miktarı yıllık beşbinsekizyüzseksen -TL'nı geçmemektedir. Hüküm, red edilen yıllık nafaka indirim miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/01/2022 NUMARASI : 2020/656 ESAS - 2022/25 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 01.08.2017 tarihinde Nazilli 1....
Dolayısıyla anlaşmalı boşanma ile katılım nafakası istenilmemiş olsa bile sonradan bu istem gündeme getirilebilir. Boşanma esnasında katılım nafakası talep edilmemesi, küçüğün ergin olacağı tarihe dek sürecek olan nafakayı kapsamaz. Katılım nafakası her an doğup işleyen haklardandır. Buna göre; velayeti anneye verilen ve fiilen anne yanında kalan ve ihtiyaçları anne tarafından karşılanan müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyi ile nafakanın niteliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre mahkemece takdir edilen ayrı ayrı aylık 450,00- TL katılım nafakası miktarının uygun olduğu, mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir husus bulunmadığından; davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....