Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın azaltılması veya kaldırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; iştirak nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2014 NUMARASI : 2013/982-2014/841 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davada, davacı lehine daha önce hükmedilen 50 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş, mahkemece, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890 TL. ye çıkarılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 E-235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 E-235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. .... Davacı taraf, boşanma davası aşamasında davalının başka biri ile yaşadığı duyumunu aldığını, bu nedenle bir an önce boşanmanın gerçekleşmesi için nafaka ödemeyi kabul ettiğini dava dilekçesinde belirtmiştir. Davalının başka birisiyle yaşadığı, ondan hamile kaldığı, akabinde de resmi olarak evlendiği anlaşıldığından yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılması gerekirken,davalının hamileliğinin başladığı tarihten itibaren kaldırılması doğru görülmemiş, bozmayı gerktirmiştir....
Sayılı ilamında belirtildiği üzere, nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir....
İlk derece mahkemesince, 10.09.2020 tarihli duruşmada yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine hükmedildikten sonra mali müşavir bilirkişiden 04.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve 01.03.2021 tarihli ek rapor aldırılmış, yukarıda belirtilen esas ve ilkeler doğrultusunda ödemeler değerlendirilmiş, borçlu tarafından önceden yapılmış olan 36.500,00 TL nafaka ödemesinin mahsubu halinde davacının davalıdan alacaklı olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu ve ek raporun bütün halinde hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Her ne kadar davacı alacaklı vekili istinaf başvurusunda, sadece birikmiş nafaka alacağının değil, takipten sonra davaya kadar işleyecek nafaka alacaklarının ve nafaka artışına ilişkin kararların bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını ileri sürmüşse de, davalı alacaklının borca ve ferilerine itiraz tarihi itibariyle inceleme yapılması ve itirazın kaldırılması yönüyle hüküm tesisi yerindedir....
TMK’nın 176.maddesine göre; "irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi yada tarafların birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. TMK'nın 330/1 ve 331. maddelerine göre; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde, çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Nafaka, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 1- Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik istinaf isteminin incelenmesinde; Dava konusunun yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu; Mahkemece, davanın reddine karar verildiği ve anılan hükme karşı davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2022 tarihinden itibaren 8.000,00 TL'ye çıkarılmış olup, karar tarihinde kesinlik sınırı 8.000,00 TL. dir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı tarafından kaldırılması talep edilen ve mahkemece reddedilen yoksulluk nafakasının yıllık miktarı (500,00 TL X 12) 6.000,00 TL olup 8.000,00 TL'nin altındadır. Hüküm, davacı yönünden yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. (Yargıtay 3....
Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece; nafaka yükümlüsü davacı tarafından, nafaka alacaklısı olan davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle, reddedilen kısım yönünden vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.880,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, davalı lehine velayeten hükmedilen aylık 500,00 TL iştirak nafakasının aylık 400,00 TL'ye indirilmesine karar verilmiş olup, indirilmesine karar verilen yıllık nafaka miktarı 5.880,00 TL'yi geçmemektedir. Hüküm, indirilmesine karar verilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352)....