Oysa davalı (kadın) tarafından, davacı aleyhine bu davadan önce 22.02.2012 tarihinde nafaka davası açıldığı ve 'ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı olduğu' kabul edilerek lehine Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesi gereğince nafakaya hükmolunduğu, bu kararın da kesinleştiği görülmektedir. Davacı, duruşmada nafaka kararının varlığına değinmiştir. O halde nafaka davasında davalı yararına nafaka bağlanmasını gerektirici sebep ve delillerin eldeki boşanma davasında toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Her ne kadar nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de; somut olayda üçüncü kişi konumunda olan borçlunun babası tarafından yapılan ödemeler nafaka borcuna mahsup edilemeyeceği gibi, ilam alacaklısının bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğu yönünde kabul beyanı da yoktur....
Dairemizce, nafakaya hükmedilmesinden sonra yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsubu gerektiği benimsenmiş olup, yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemeler görünüyor ise, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin de nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceğinin kabulü gerekmektedir. Somut olayda, takip dayanağı ilamda, alacaklı kadın lehine kararın kesinleşme tarihinden itibaren 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, 13.11.2015 tarihinde başlatılan ilamlı icra yolu ile takipte 2005 yılı Kasım ayından (dahil) 2012 yılı Nisan ayına (dahil) kadar aylık 200 TL yoksulluk nafakasının işlemiş faizleriyle birlikte talep edildiği, işleyecek nafakanın talep edilmediği, borçlunun, nafaka borcunun, ......
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, yeni uygulamalarla objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....
İcra Müdürlüğünün 2010/1366 sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya tebliğ edilen icra emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, icra emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağının adi alacak hükmünde olduğu ve ödenmemesinin nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Nafaka yükümlülüğüne aykırı davranma suçunun oluşabilmesi için, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması gerekmektedir. Somut olayda borçlu hakkında .../......
O halde, takipte talep edilen cari nafaka ve birikmiş nafaka alacakları dışındaki alacaklar ve ferileri için borçlunun emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına, cari nafaka ve birikmiş nafaka alacakları ile fer'ilerinin tahsili için konulan hacizlerin devamına karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1- b-2. bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetinin kısmen kabulü ile takipte cari nafaka ve birikmiş nafaka alacakları dışındaki alacak ve ferilerinin tahsili için borçlunun emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına, cari nafaka ve birikmiş nafaka alacakları ile fer'ilerinin tahsili için konulan hacizlerin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının sair istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2015/7148 Esas sayılı takip dosyasında borçlu hakkında yapılan icra takibinin birikmiş nafaka borcu yönünden geri bırakılmasına karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, her ne kadar aylık ödemelerin nafaka miktarı ve bunun katlarına denk gelecek şekilde yapıldığı, açıklamasız ödemelerin aylık nafaka ödemesi olarak değerlendirildiği gerekçeli kararda belirtilmiş ise de aylık nafaka bedelinin İzmir 27....
Hukuk Dairesinin son içtihatlarında, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarında, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin ise, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir. Somut olayda davacının dayandığı banka kayıtlarına göre, yapılan ödemelerde nafaka ödemesi olduklarına dair bir açıklama bulunmadığı, yatırılan miktarların değişik miktarlar olduğu, tarihlerin de düzenli olmadığı görülmüş, yapılan bilirkişi incelemesinde aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelen ödemeler nafaka ödemesi olarak kabul edilmiştir....
Aleyhine şikâyet olunan alacaklı vekili şikâyetçinin nafaka alacağının kesinti suretiyle karşılandığını, bakiyenin ise fer’ileri içerdiğini; nitekim kuruma gönderilen haciz tezkeresinde nafaka alacağının tamamının kesilmesinin, birikmiş nafaka ile fer’ilerin maaşın 1/4’ü üzerinden karşılanmasının yazıldığını; bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki ilk haczin müvekkiline ait dosyadan konulduğunu ve nafaka davası giderlerinin rüçhanlı olmadığını bildirerek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince şikâyetçi alacağının nafakaya ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 101 inci maddesine göre nafaka alacaklarının ilk hacze iştirak hakkı bulunduğu ve 206 ncı madde uyarınca öncelikle ödeneceği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm şikâyet olunan şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Tenfiz kararı alınmadıkça Milletlerarası Özel Hukukuna göre yabancı ilamın Türkiye'de icrası olanağı yoktur. 1956 tarihli Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin sözleşme, bir tanıma veya tenfiz sözleşmesi olmayıp, nafaka alacaklısı ile nafaka yükümlüsünün farklı memleketlerde bulunması halinde nafaka alacaklısının tahsiline kolaylaştırıcı hükümler getirmiş olup, bu sözleşme nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamların, ilamın verildiği devlet dışında sözleşmeye taraf diğer bir devlette doğrudan icrasına imkan vermez. Onun için nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamın Türkiye'de icra edilebilir olması tenfiz kararı verilmesini gerektirir. 02.10.1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi 2331 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunarak, 26.11.1982 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir....