"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KISITLANMASI İSTENİLEN : ... YASAL DANIŞMAN :... DAVA TÜRÜ :Vesayet Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının yasal danışmanın şahsına yönelik itirazlarının incelenmesine gelince; Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul yasal danışman için de uygulanır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi İHBAR EDEN :Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı KISITLANMASI İSTENİLEN:... VASİ ATANAN :......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi KISITLANMASI İSTENİLEN ÇOCUK : ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, evli çiftler arasındaki tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 2.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 26.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, TMK’nun 199.maddesi gereğince tasarruf yetkisinin kısıtlanması istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 2.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 2.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; TMK'nın 198 ve 199. maddesine dayalı davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlaması ve tedbir nafakası istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine 12.07.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....
KARŞI OY DAVASI Davacı, davalının kusurlu tutum ve davranışları sonucu ortaya çıkan geçimsizlik sebebiyle fiilen ayrı yaşadıklarını, davalının evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve ailenin ekonomik varlığını elden çıkarma çabasına girdiğini ileri sürerek, dava dilekçesinde bildirdiği malvarlığı değerleriyle ilgili olarak davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece, “davalının mevcut malvarlığını elden çıkaracağına ilişkin hiçbir inandırıcı delil ileri sürülmediği, aile konutunun ise 1/2 oranında paylı olarak her ikisi adına kayıtlı olduğu ve bu konutun tapu kütüğüne mahkeme kararıyla aile konutu olduğuna ilişkin şerh de konulmuş bulunduğu” gereçesiyle istek reddedilmiştir. Davacının bildirdiği malvarlığı değerlerinden, Üsküdar'daki (20) parsel numaralı ana taşınmazda bulunan (4) bağımsız bölüm numaralı ‘"konut” vasfındaki taşınmazın, eşler arasında 1/2’şer oranda paylı olarak kayıtlı olduğu görülmektedir....
- K A R A R - Alacağın temliki bir tasarruf muamelesi olup, Borçlar Kanununun 162-172’nci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak ..., bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder, bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından, bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer. Somut olayda şikâyet eden, noter vasıtasıyla ve tarihi kesin olarak saptanabilecek şekilde alacağı temlik almıştır. Alacağını temlik eden kimsenin alacak üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmamış olup, söz konusu alacak temlik edenin malvarlığından çıkmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin davacının beyanlarını dikkate alarak hüküm tesis edildiğini, gerek sosyal ve ekonomik araştırma sonucunun gerekse beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin herhangi bir gelirinin bulunmadığını, davacının açmış olduğu davanın kötü niyetli olduğunu, davacı tarafça müvekkilinin adına kayıtlı taşınmazlar olduğunu ve bunlardan gelir elde ettiğini iddia edildiğini, müvekkiline babasından miras kalan taşınmazın tüm kardeşlerine de kaldığını, müvekkilinin bu hususta tek başına tasarruf yetkisinin bulunmadığını, henüz 3 yaşında olan müşterek çocuğa taktirde edilen nafakanın yüksek olduğunu, taraflarına tanık ve delil listesi sunmak için süre verilmediğini, davacının açmış olduğu nafaka arttırım davasının keyfi olarak açıldığını, iyi niyetten uzak olduğunu, istinaf incelemesi ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, kötü niyetli...
Ayrıca; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacı) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecek, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9.madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir. HMK'nın 19/2 maddesi; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir....