Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ancak, TMK. 330/1.md. göre; nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Yine, aynı kanunun 331. md. göre; Durumun değişmesi halinde, hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. 28/11/1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması veya kaldırılmasına dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir....
arasında, kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuklar için aylık 200,00 er TL olmak üzere toplam 400,00 TL nafakanın kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kesinleşmeden itibaren iştirak nafakası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının tedbir nafakasının kaldırılmasına, nafaka talebinin reddine" karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Açılan davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası artırımı talebinin reddine, müşterek çocuk Ahmet için nafakanın 600 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Yoksulluk nafakası yönüyle ret kararını istinaf etmiştir. Dairemizin 25/10/2021 tarih 2021/2070 Esas 2021/1715 Karar sayılı ilamı ile harç eklikliği sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği, eksikliğin giderildiği anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesinin 08/07/2021 tarih 2020/35 Esas 2021/196 Karar sayılı ilamı sadece davacı tarafından yoksulluk nafakası talebinin reddi istemine ilişkin istinaf edilmiş, müşterek çocuk Ahmet için hükmedilen iştirak nafakasının artırımı istemi istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/3843 esas sayılı icra takip dosyası ile boşanma ilamına ilişkin maddi - manevi tazminat, iştirak nafakası - yoksulluk nafakası, yargılama gideri, işlemiş faiz ve devam eden yoksulluk - iştirak nafakalarına ilişkin takip talebinde bulunduğu, davacı kadının icra takip dosyasına vermiş olduğu 24/04/2017 tarihli dilekçe ile bu dosyaya ilişkin tüm alacağını haricen tahsil ettiğini, dosya harcının ödenerek dosyanın infazını talep ettiği, ayrıca kendine ait olan nafakadan feragat ettiğini, çocuğunun nafakasının ise banka hesabına yatırılacağını belirttiği, davacı kadının söz konusu dilekçe ile kendisi için verilen yoksulluk nafakası alacağından ileriye yönelik olarak feragat ettiği anlaşıldığından yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının doğru ve yerinde olduğundan davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
TMK. nun 327. maddesinin 1. fıkrası; "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü, 330. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi; “ Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü, 331. maddesi ise; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmünü düzenlemektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, iştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana ile babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Ancak, davada tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, iştirak nafakasının niteliğine, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü ve çocuğun aylık okul giderleri ile diğer ihtiyaçları dikkate alındığında müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarı düşüktür....
Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka kararının kesinleştiği tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayımladığı ÜFE artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda nafaka artırımına karar verilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamında; çocukların okula başlaması nedeniyle giderlerinin artacağı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, nafaka takdir tarihinden itibaren geçen süre ve paranın alım gücündeki azalma dikkate alınarak Yargıtay içtihatları doğrultusunda artış yapılması doğru görülmüştür. Avukatlık asgari ücret tarifesinin 9. maddesinin 2.fıkrası uyarınca nafaka davalarında reddolunan kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmolunamaz....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 26/10/2022 NUMARASI : 2022/9 2022/749 DAVA KONUSU : İştirak ve Yoksulluk Nafakasının Artırılması KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların Ankara Batı 3. Aile Mahkemesinin 2017/193 Esas, 2017/531 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, bu dosyanın 12.11.2019 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen davada müvekkili için 300- TL yoksulluk nafakası ve her iki çocuk için toplam 600- TL iştirak nafakası olmak üzere aylık toplam 900,00 TL nafakaya hükmedildiğini, çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini, hükmolunan nafaka miktarlarının müvekkilinin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini, davalının elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, maaşının iyi olduğunu belirterek davalarının kabulü ile nafakalarının dilekçelerinde belirttikleri şekilde artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara Batı 3....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Dosya içeriğinden, tarafların boşanması ile birlikte müşterek çocuk 2001 doğumlu...ve 2004 doğumlu ...'nin velayetinin davacı anneye bırakıldığı, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 100 TL iştirak nafakasına karar verildiği, artırım davası neticesi iştirak nafakasının aylık 150 TL’ye yükseltildiği, davacının ev hanımı olup, üç ayda bir 500 TL sosyal yardım aldığı, aylık 500 TL’ye kirada oturduğu, davalının ise ziraat mühendisi olup aylık 3500 TL maaş aldığı, aylık 300 TL’ye lojmanda oturduğu, üzerine kayıtlı bir evi ve aracı bulunduğu, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır....
nun 331.maddesine göre; Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda, mahkemece, iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Somut olayda; davalı babanın infaz koruma memuru olduğu, 2.600 TL gelir elde ettiği, lojmanda oturduğu, bekar yaşadığı, davacı annenin ise, ev hanımı olduğu, geçimini yeni eşinin sağladığı, müşterek çocuğun 2006 doğumlu ve 4. sınıf öğrencisi oldukları, iştirak nafakasının daha önce artırılmadığı, eldeki davanın 25.02.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine göre; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyacı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görülmüş , bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....