Dava konusu parselin kadastro tutanağının incelenmesinde, taşınmaza Haziran 1303 yoklama tarihli 110 sıra numaralı tapu kaydının revizyon gördüğü ve ... (...) adına kayıtlı olduğu ancak ölü olmasına rağmen mirasçıları belirlenemediğinden ölü olduğu beyanlar hanesine yazılmak suretiyle tespit yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyaya getirtilen Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/108-711 esas ve karar sayılı ilamının incelenmesinde; muris Ayrancıoğullarından ... oğlu ...'in nüfus yazımlarından önce 1320 Yılında vefat ettiğinin yazılı olduğu görülmektedir. Soyadı Kanunu 25.06.1934 tarihinde yayınlanıp 6 ay sonra yürürlüğe girdiğine göre 1320 yılında vefat eden birinin soyadı alamayacağı açıktır. Kaldı ki, kimlik bilgileri ancak nüfus kaydına göre düzeltilebileceğinden o kişinin öncelikle nüfusa kayıtlı olması gerekir....
Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden bilindiği üzere çocukla ana arasındaki soybağı doğumla kurulduğundan yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Bu nedenle, davacı ...'un mevcut hanedeki kaydının iptali ile annesinin....olduğuna dair davada tarafların tüm kanıtları toplanıp iddia ile ilgili .......
Mülkiyet nakline sebep olunmaması için mahkemece Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmeli, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalı, açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra neticesine göre bir karar vermek gerektiği halde mülkiyet nakli oluştuğu kuşkusu yaratacak şekilde tesis edilen hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfusta Anne Kaydının Düzeltilmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından yargılama giderlerine hasren temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile öz kardeş görünen davalı ...'nin ... olan anne kaydının iptali ile annesinin ... olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı ... tarafından yargılama giderlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde ve yargılama sırasında verdiği dilekçeleri ile nüfusta kızı olarak görünen ...'in kaydının iptali ile gerçek annesi ... nüfusuna kaydedilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dilekçesinde nüfus kaydında kızı olarak görünen ...'in kendi kızı olmadığını bildirerek, ....'in anne adının gerçek annesi olan ... olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. 1-Nüfus kaydının düzeltilmesine karar verilen ve yargılama sırasında davalı olarak dinlenilen ...'...
un dilekçesine ve İl Merkez Jandarma Komutanlığının tahkikatına istinaden 1951 olarak nüfusa tescil edildiği, ancak Şerife'nin nüfus kayıtlarının yeniden incelenmesi sonucunda 09.07.1964 tarihinde evlendiğinin tespit edildiği, bu durumda nüfus kayıtlarına göre ölüm tarihinden sonra evlenmiş olarak göründüğü belirtilerek Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına ...'un ölüm tarihinin düzeltilmesi konusunda ihbarda bulunulduğu ancak ... tarafından Şerife' nin evlilik kaydının iptali talebiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece evlilik kaydının iptali yönünde herhangi bir ihbarın bulunmadığı dikkate alınmadan, dava sonucunda verilecek kararın evlilik kaydı iptal edilen tarafların ve mirascılarının hukukunu yakından ilgilendireceği bu nedenle davada taraf olarak gösterilmesi gerektiği de gözardı edilerek ... 'un evlilik kaydının iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir....
isminin ... olarak düzeltilmesine; SSK bildirgelerindeki ve SSK kayıtlarındaki ... isminin ... olarak düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıların murisi olan ...'un ... SSK sicil no ile 01.08.1976-30.12.1992 tarihleri arasında 379 gün SSK lı çalışmalarının bildirildiği, bunlardan ... olarak 1976 yılında 150 gün, ... olarak 1978 yılında 180 gün ve ... olarak 1992 yılında 49 gün yazılı olduğu, nüfus kaydına göre davacı murisinin ... ve ... doğma 20.05.1958 doğumlu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü Hane; 2 Cilt ... Sayfa:26 da nüfusta kayıtlı ... olduğu, 24.07.1993 tarihinde öldüğü, ... Nüfus Müdürlüğüne kayıtlı ... ve ... oğlu 1958 doğumlu ... isimli bir şahsın nüfus kaydının bulunmadığı, ancak ... ve ... olma 1954 doğumlu ... İli ... İlçesi Nüfusuna kayıtlı ... isimli bir kişinin bulunduğu ve 1954 doğumlu ...'in ......
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde "çoğun içerisinde az da vardır" kuralı gereğince bu yönde bir "tespit kararı" verilmelidir.Davaya konu olayda mevcut duruma göre tapu maliki olarak görünen kişinin artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece dava konusu 1434, 1435, 1436, 1437, 1507, 975, 247, 452, 405 ve 1054 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen ... ile davacının murisi ...'...
Bu saptama yapılırkende aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI: Davacı T1 vasisi dava dilekçesinde özetle; T1'in kendisinin anneannesi olduğunu, T6'in ikinci eşinin T1 olduğunu, T6'in gerçekte önceki eşi olan Hatice'den olma T3 ve T7 adlı çocukları olduğunu ancak bu çocukların anneleri Hatice adına nüfusa kaydının yapılmadığını, T6'in eşi Hatice öldüğünden T1 ile evlendiğini ve bu şekilde bu iki çocuğu (Bedriye ve Muammer'i) Emine'den olmuş gibi nüfusa kaydının yapıldığını, T6'in ilk eşi Hatice'den üç çocuğu olduğunu, ikinci eşi T1'den ise sadece tek çocuğu olup onun da Hatice Sezer olduğunu belirterek davalılar T3 ve T7'in nüfusta anneleri olarak gözüken T1'in nüfus kaydından iptaline ve bu kişilerin asıl annelerinin üzerine kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar T3 ve T7 duruşmadaki beyanlarında özetle; gerçek annelerinin Hatice olduğunu, Harun Sezer adında anne baba bir kardeşlerinin olduğunu beyan etmişlerdir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : Düzce 1....