WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; irsaliyeli faturalarda teslim alanın isim ve imzasının bulunmuyor oluşunun faturaların hiç düzenlenmemiş sayılması anlamına gelmediğini, 22.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli faturaların davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı hususu üzerinde durulduğunu ve olasılıklı bir değerlendirme yapıldığını, 2. değerlendirmede teslim alanın isim ve imzası bulunmayan irsaliyeli faturaların sanki hiç düzenlenmemiş gibi yok sayıldığını, bu faturaların toplam miktarının hatalı bir şekilde talep edilen alacak miktarından mahsup edildiğini, kanunda irsaliyeli faturaların düzenlenmesi hususunda teslim alanın isim ve imzasının bulunmasının zaruri bir şart olarak gösterilmemiş olduğunu, irsaliyeli faturada bulunan bu eksikliğin faturanın niteliğini kaybetmesine neden olmadığını, rapora itiraz edilmiş ise de mahkeme tarafından itirazlarının değerlendirilmediğini, isim ve...

    hüküm hukuka aykırı olsa da mahkeme aksi kanaatteyse davacının 3 sene isim hakkını kullandığı gözetilerek bedelde hakkaniyete uygun indirim yapılması gerektiğini, Davacının, müvekkili şirket markasını kullanma amacıyla ödediği isim hakkı bedelinin karşılığı olarak 08.10.2010 - 18.09.2013 tarihleri arasında müvekkili şirket acentesi olarak çalıştığını, müvekkil şirket markasını kullandığı, teknik, idari, know-how desteği aldığı açıktır. isim hakkı bedelinin karşılığı olarak davacıya belirli avantajların sağlandığı gözetildiğinde bu bedelin aynen iadesine ilişkin karar hem tarafların ticari ilişkisinin mantığına hem de hakkaniyete uygun düşmediğini, zira davacı 3 sene boyunca isim hakkının kendisine sağladığı imkânlardan yararlandığını, her ne kadar müvekkili şirketçe sözleşmenin feshi haklı sebebe dayansa da mahkemenin aksi kanaatte olması halinde isim hakkı bedeli karşılığı olan 5.000 USD'den hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa...

      Makamlarına düzenlenebilecek isim denklik belgesinin bulunmadığı anlaşıldığına göre; Mahkemece, davacıya isimler arasındaki çelişkiyi giderecek nitelikte, ... kendisi olduğuna dair isim denklik belgesini ibraz etmesi için uygun süre verilmesi, belgenin temin edilememesi halinde ise anne olduğu iddia edilen ... ile davacı arasında DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor ile toplanan delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulması gerekmiştir....

        Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ismi ve soyisminin nüfusta ... olarak kayıtlı bulunduğunu, kendisine isim olarak küçüklüğünden beri ailesi ve çevresi tarafından Nemrut olarak hitap edildiğini, bu isimle bilinip tanındığını, halk arasında ...soyismi ile bilinip tanındığını, davacının yurt dışında yaşadığını, yurt dışında da... isim ve soy ismini kullandığını, bu şekilde tanındığını, ancak hem yurt içinde hem de yurt dışında bazı resmi yazışmalarda sıkıntı yaşadığını, kendisini tanımayan insanlarda ve kamu kurumlarda başka amaçlarla kendilerini aldatma amacı ile farklı isimler kullanmaya çalıştığı algısı oluştuğunu, bu durumun kendisi ve ailesi için çekilmez hale geldiğini ileri sürerek davacının nüfus kaydında ... olan isminin ..., ... olan soyisminin ise ... olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece ismin değiştirilmesi yönünden kabul, soyismin...

          Diğer kardeşleri ... ve ... ise nüfusta sağ görünmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi kayıt maliki sağ ise kayıt düzeltilme davasını kendisi, ölü ise mirasçıları açabilir. Dosya içinde davacıya mahkemece verilmiş bir yetki belgesine de rastlanmadığından, davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu husus incelenip davanın reddine karar vermek gerekiriken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 09.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Davacı, hissesi bulunan 322, 348, 469, 487, 488, 489, 528, 641, 868 numaralı parsellerde adının “ ... oğlu ...” olarak geçtiğini, nüfusta ise “... oğlu ...” olduğunu, taşınmazların ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğini ancak satış dosyasının adının tapuda eksik yazılmış olması nedeniyle sonuçlandırılamadığını, ilgili parsellerde kayıtlı malik ... ile ... aynı kişiler olduğundan tapuda isim tashihi için dava açmak zorunda kaldığını bildirerek, kaydın düzeltilmesini istemiştir. Davacının kapalı kayıtlarda düzeltme isteminde bulunmasında hukuki yararı mevcut olup, yeni oluşan tapu kayıtlarında malik olmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir. Yargılama sırasında davacı vefat etmiş ve davayı mirasçıları takip etmişlerdir....

              Bilindiği üzere tapuda isim düzeltme davalarında amaç, tapu malikinin isminin nüfus kaydına uygun hale getirilmesidir. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Eldeki davada, yapılan araştırmalar sonucu, çekişme konusu taşınmazların davacının mirasbırakanı ... oğlu ...'ten kaldığı toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında saptanmış durumda ise de, mirasbırakan nüfusa kayıtlı olmadığı için tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca davacının mirasbırakanı ... oğlu ...'...

                ın babasının adının ... olduğunu, isim benzerliği nedeniyle ... oğlu ... hakkında dava açılıp ceza verildiğini, maddi hatanın düzeltilmesi için bu dilekçeyi verdiğini ifade ettiği anlaşılmakla; hakkında hüküm verilen ... oğlu ...'ın ifadelerde adı geçen kişi olup olmadığının anlaşılması için yüzleştirme yapılması ve delillerin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 21.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

                  Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Davaya konu olayda mevcut duruma göre artık nüfus siciline soyadının eklenmesi mümkün olmayan ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de düzeltilemeyen murisin maliki olduğu tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen ... ile davacının murisi ... oğlu ...'in aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.4.2001 -22.1.2001 gününde verilen dilekçeler ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine davalar birleştirilerek yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 6.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne davanın niteliği gereği duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Toplam 5 adet parsele ilişkin tapu kaydında malikin .... veya ..... şeklinde yazılı isminin ...., ... ... yazılı baba adının ... olarak düzeltilmesi ve tapuda yazılmayan .... soyadının ilavesi için dava açılmış, yerel mahkeme ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Oysa verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun değildir....

                      UYAP Entegrasyonu