"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının nüfus kütüğüne kayıtlı ... ve ...'in annesi olmadığını ileri sürerek anne ismi olarak nüfus kaydında yazılı ... isminin iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalı ... ile resmen evlenip boşandığını, bu evliliğinden herhangi bir çocuğu dünyaya gelmemesine rağmen ...'in daha önce resmi nikah yapmadan yaşadığı bir kadından olan ... ile ... adındaki çocuklarını boşadığı eşi davacı ... doğurmuş gibi nüfusa kayıt ve tescil ettirdiğini ileri sürerek bu yanlışlığın düzeltilmesini, her iki çocuğun nüfus kütüğünde ... olan anne adlarının silinmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, ... ile ...'in ...'...
Mahkemece nüfus idaresine yazılan yazı cevabında “...” isimli kişinin anne baba adı, nüfusa kayıtlı olduğu hanenin olmaması sebebiyle kaydının bulunamadığı” bildirildiğine göre, mahkemece yapılacak iş, ...’e ait nüfus bilgilerinin araştırılmasından ibarettir. Bu bağlamda, ...’nin ... nüfusuna kayıtlı olduğu, anne adı hanesinde “...” ismi bulunduğu, anne ve babasının resmi olmayan birlikteliklerinden doğduğunun iddia edilmiştir....
Öte yandan Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesinde, kişisel durumun bu amaçla tutulan resmi sicille belirleneceği; aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddelerinde de, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemeyeceği ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhlerin konulamayacağı, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hataların nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltileceği hükme bağlanmıştır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının "düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
Mahallesi Cilt No:6, Hane No: 103'de nüfusa kayıtlı olup adı geçenin nüfus kaydının bekar olarak 01.02.1944 tarihinde ölüm sebebi ile kapatıldığı, dosya içerisinde bulunan evrak fotokopilerinden bu kişinin yaşadığına dair idareye ve Mahkemeye müracaatlarının olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece baba olduğu ileri sürülen ...'ın mevcut nüfus kaydına göre henüz bir yaşında öldüğü, dolayısı ile 1979 doğumlu olan davacının 1944 tarihinde vefat eden birisinin çocuğu olamayacağı, bu sebeple ...'ın ölümüne dair ölüm tutanağı, bu kişinin yaşadığına dair İdare ve Mahkemeye var ise müracaatlar bunların akıbeti araştırılıp çelişkiler giderilmeden ve iddia ile ilgili davacı ile baba olduğu ileri sürülen ...'in kardeşleri arasında DNA incelemesi yaptırılmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davalı ......
Dosya içerisindeki nüfus kayıtlarına göre; davacı ...'nın merkez, ... Mahallesi, Cilt 80, Hane 20'de ... TC no'su ile nüfusa kayıtlı ... ve ...'dan olma 22.04.1968 doğumlu olduğu sabittir. Düzeltilmesi istenen taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarında ise malikin merkez, ... Mahallesi, Cilt 80, sayfa 21'de ... TC no'su ile nüfusa kayıtlı ... oğlu ... olduğu yazılıdır. Görülüyor ki, davacı ile tapu maliki görünen kişinin vatandaşlık numarası farklıdır. Tapuda malik olarak geçen şahsın nüfusta kayıtlı olup olmadığı, böyle bir şahsın bulunup bulunmadığı kayden araştırılmamıştır. Eğer tapu maliki var ise uyuşmazlığın tapu kaydında düzeltme yolu ile değil, bu şahsa karşı açılacak tapu iptali ve tescili davası ile çözüleceği düşünülmeden eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
den olma 01.06.1990 doğumlu olarak nüfusa tescil edildikten sonra aynı kişinin bu defa ... ve ...'den olma 01.03.1991 doğumlu olarak nüfusa tescil edildiğinden mükerrer olduğu ileri sürülerek ikinci kaydın iptali ile nüfus olaylarının ilk kayda aktarılması istenmiş; mahkemece, kaydın mükerrer olduğu hususunda tam bir kanaat oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, aynı kişinin mükerrer olarak nüfusa kaydedildiği iddiasına dayalı mükerrer kaydın iptali ile nüfus olaylarının gerçek kayda aktarılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 7. maddesine göre, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, miladi 1874 doğumlu olup, 28.2.1950 tarihinde vefat eden ...'ın kendisinden sonra (1985'te) ölen oğlu ...'nin çocuğu ... tarafından açılmıştır. Davacı, "babaannesi ...nin babası ...'in, davalıların kök murisi ... ilçesi ... Köyü hane 63'te kayıtlı 1331 (miladi 1915)'te vefat eden ... olduğunun tespiti ile ölü ...nin bu kişinin aile kütüğüne tescilini" istemiştir. ...nin 1905'teki ilk yazımda kocası hanesinde nüfusa tescil edildiği bildirilmiştir....
in resmi nikahları olmadığından murisleri ... ile annesi ... arasında annelik bağı kurularak nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesini istemiş; Mahkemece, davacıya doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda süre verildiği, Hacılar Nüfus Müdürlüğüne gerekli başvurunun yapılması üzerine müdürlüğün 29/09/2015 tarihli yazısında konu ile ilgili müfus kaydının olmaması sebebiyle işlem yapılamadığının bildirildiği, bu durumda davanın ispatlanamadığı, yapılan araştırmada da doğum ve ölüm kayıtlarına rastlanmadığı, öncelikle nüfusa tescilin sağlanması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir....
Anayasa Mahkemesince verilen 21.6.1995 gün ve 1995/16 sayılı karar ile; iptali istenilen hükmün Anayasanın 24.maddesinde ifadesini bulan dini inanç ve kanatlerini zorla açıklanmaması ve dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kişinin kınanmaması ve suçlanmaması ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı, dini inanç ve kanatleri yönünden herhangi bir zorlama olmadığı gibi, bir kınama ve suçlama da sözkonusu olmadığı, kişi aile kütüğünde yazılı dini tamamen sildirmek isterse yada din olarak kabulü olanaksız bir düşünceyi din olarak yazdırmak isterse o zaman Nüfus Yasasının 46.maddesine göre ilgili yargı kuruluşuna başvurarak gerekli kararı alabileceği ve alınan bu kararın idarece aile kütüğüne işleneceği, sözkonusu 43.maddenin zorlayıcı nitelikte hiçbir hüküm içermediği, nüfusa kaydolunurken kişinin, Anayasanın öngördüğü anlamda dini inanç ve kanatlerinin değil, sadece kişinin özgün durumu yönünden kamu yararı,kamu düzeni ve sosyal gereksinimlerle ilgili olarak gözönünde bulundurulmak...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının nüfus kütüğünde kayıtlı ...'nin anne adının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde, davacının nüfus kütüğüne kayıtlı ...'nin annesi ... olduğu halde ... olarak nüfusa kaydedildiğini ileri sürerek hatalı kaydın düzeltilmesini istemiştir. Mahkemenin, kamu düzenine ilişkin bulunan resmi sicilleri (nüfus kayıtlarını) doğru oluşturmak mecburiyeti vardır. Bu nedenle ...'nin gerçek annesinin tespiti yönünden DNA araştırması yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının iddiası, davalıların kabulü ve tanık beyanları yeterli bulunarak eksik inceleme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir....