Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır....
ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 12.11.2013 günlü ve 2013/124-202 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 19.06.2014 gün ve Hukuk-148015 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı tarafından açılan yaş düzeltilmesi istemli nüfus davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Dosya içerisideki mevcut nüfus kayıt örneklerinden, ...'un doğum tarihinin 15.06.1999 iken 15.06.1995 olarak düzeltildiği, ancak bu haliyle 20.05.1987 doğumlu annesi ... ile aralarındaki yaş farkının 8 yaş olduğu görülmüştür....
in 20-22 yaş ile, ...'nin 22-24 yaş ile, ...'nin 24-26 yaş ile uyumlu olduğu bildirildiği, mernis doğum tutanağının ...'nin ve ...'nin Medine Sağlık Bürosunun doğum belgelerine istinaden düzenlendiği, doğum tarihinin düzeltilmesi istenilenlerden ... ve ...'nin 18.07.1988, ...'nin ise 09.07.1986 da nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin davalar diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim taleple bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorundadır. Bir şahsın doğmadan nüfusa kaydı söz konusu olamayacağından, bu şekilde düzeltme nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirdiği gibi doğum tutanağı ile de çelişmektedir....
O halde küçüğün 04.10.2021 olan rapor tarihinde 16 yaş içerisinde olduğu anlaşılmakla gerekirse taraflara sorulmak sureti ile başka bir tarih isteyip istemediklerinin sorulması ile nüfus kayıt düzeltme davalarının kamu düzeni ile yakından ilgili bulunması, mahkemelerin tarafların veya tanıkların beyanları ile bağlı kalmaksızın gerçeği araştırıp doğru sicil oluşturmak zorunda olması nedeni ile bu hususun gözden kaçırılarak davanın reddi kararı hatalıdır....
Dava; nüfus kayıtlarında yaş ve isim düzeltilmesi istemine ilişkindir. İlk derece Mahkemesince yaş düzeltme talebinin reddine, isim düzeltme talebinin kabulüne dair karar verilmiştir. Davacı tarafça reddedilen taleple ilgili istinaf yoluna başvurulmuştur. "Dava dilekçesinde, davacının 05/07/1964 olan doğum tarihinin 05/07/1959 olarak düzeltilmesi istenilmiş; mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında nüfus kayıtlarındaki doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir....
Hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olup, mahkemece belirtilen hususlara uyulmaması usul ve kanuna aykırı bulunmuştur. 2-Kabule göre de; 25 yaşından sonra tıbben yaş tespiti mümkün olmadığı gibi kayden 25 yaşın üzerinde olan davacının bu yaşının düzeltilmesi için mevcut bilgi ve belgelerin yeterli sayılamayacağı, ilgilinin doğum tarihi ile tanığın dinlendiği tarih arasında uzunca bir zaman geçtiğinden beyanlarında yanılgı ihtimali bulunduğu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre açılan kayıt düzeltme davalarının kamu düzeni ile yakından ilgili bulunması, mahkemelerin tarafların veya tanıkların beyanları ile bağlı kalmaksızın gerçeği araştırıp doğru sicil oluşturmak mecburiyetinde olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kamu düzeni ile ilgili olan resmi kaydın mücerret iddia esas alınarak davanın kabulüne...
KARAR Davacı asil dava dilekçesine özetle; 13/05/1971 tarihinde doğmasına rağmen nüfusta doğum tarihinin 13/05/1973 olarak kayıt edildiğini, 31/10/1989 tarihinde Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/798 esas sayılı dosyasında yaş düzeltme davası açtığını, mahkemece gerçek yaşının 13/05/1971 olarak düzeltildiğini, kararın kesinleştiğini, 01/04/1988 tarihinde sigorta girişinin yapıldığını, 24/05/2021 tarihinde de emeklilik talebinde bulunduğunu, ancak kurumca yaş düzeltme işleminin ilk sigorta giriş tarihinden sonra yapıldığı gerekçesi ile düzeltmeden önceki doğum tarihini dikkate alarak 13/05/2013 tarihinde emekliye ayrılabileceğini bildirdiğini, talebinin red edildiğini, kurum işleminin yasal dayanağının bulunmadığını, bu işlemin iptali için İstanbul 4....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, yaş düzeltim davasıdır. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacı kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı dava dilekçesi ile nüfus kayıtlarında 1978 olan doğum tarihinin 1970 olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesinde “kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez…” ibaresi yer aldığından, her hangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur. Nüfus Kanunu'nun 46. maddesinde “yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları…” ibaresi yer aldığından, her hangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur....
Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir''. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, "nüfus kayıtlarının düzeltilmesi'’ davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir....
İşte bu noktada, nüfus kütüğündeki hatalı kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77). Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilir. Nesebin reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Nesebin reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak bu doğru daha sonra nesebin reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....