Somut olayda, davacı, gerçekte 1993 tarihinde doğduğunu, her nasıl olduysa nüfus kaydında doğum tarihinin 10/05/1989 tescil edildiğini, yaşının büyük olarak tescil edilmesinin sosyal hayatında karşısına bir takım engeller çıkardığını, nüfus kayıt örneği incelendiğinde tüm kardeşlerin gelişigüzel bir şekilde nüfusa tescil edildiğini, bunun sağlıklı olmadığını ve gerçek durumu yansıtmadığını, hayatının ilerleyen dönemlerinde sıkıntı yaşamaması için gün ve ay baki kalmak kaydıyla 10/05/1989 olan doğum tarihinin 1993 olarak düzeltilmesi talep edilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre "bu tür davalar ilgilinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır" hükmüne göre davacının ikametgahının olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 06.09.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.01.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava dilekçesinde, ...,... ada 6 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında murisinin kimlik bilgilerinin "...,..." şeklinde yer aldığını, oysa murisinin nüfus bilgilerinin "... " şeklinde olduğunu belirterek tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesini istemiştir. Davalı idare, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı, gerçek annesi Esma olduğu halde, babasının ilk eşi Zehra üzerine kayıt edildiğini bildirerek, nüfus kayıtlarındaki Zehra olan anne adının Esma olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Dava bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Konya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR : ... vs Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ve ... ... 18. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta anne adının tashihi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk mahkemesince, davanın soy bağına ilişkin olduğu ve aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile mahkemesi ise, davanın nüfus kaydında düzeltim niteliğinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir....
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Ayrıca, davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. ... de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Davacı, kayıt malikleri ...,... ve ...’nın baba adlarının “...” yazılarak nüfus kaydına uygun hale getirilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, tutanak edinme sütununda yapılan açıklama ile kayıt Malikileri ... ve ... nüfus kayıt bilgileri çeliştiği gibi yukarıda açıklanan yöntemlere göre araştırma ve inceleme yapılmamış, sadece tanık anlatımı ile karar verilmiştir. Yukarıda değinildiği gibi, bu tür kayıt düzeltim yoluyla kayıt malikinin tamamen değişmesi mülkiyetin bir başka kişiye aktarımının önüne geçilmesi gerekir....
O halde mahkemece, öncelikle tespit bilirkişilerinin hayatta olup olmadığı araştırılmalı, hayatta olanlar var ise gerekirse dava konusu taşınmaz başında tanık sıfatıyla dinlenmeli, nüfus müdürlüğünden tapu kayıt malikinin kimlik bilgileri doğru şekilde yazılarak kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmeli ve ayrıca, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir....
Mahkemece; "Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca nüfusta yaş tashihi istemine ilişkindir....
Mahkemece; "Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca nüfusta yaş tashihi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki nüfus kaydında isim tashihi istemine ilişkin davada Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesi ile Marmaris 1. Asliye Hukuk mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Takip, nüfus kaydında " ...." olarak kayıtlı isme "...." isminin de eklenerek isim düzeltilmesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 411. maddesine göre, “vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairesine aittir.“ Diğer taraftan, yine TMK'nun 22. Maddesine göre, bir ceza kurumuna konulma yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz. Dosya kapsamından, nüfus kayıt sisteminde yerleşim yeri olarak bildirilen “Kale Bucağı, Arzularkabaköy Beldesi ..... Mah. ..... Cad. No:.... Gümüşhane” adresinin cezaevi adresi olduğu, “.... .... Mah. .... Cad. No:..... K:4 D:12 .......