Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; Davacının dava dilekçesindeki beyanına göre nüfusta kayıtlı olmadığı ve ölen ablasına ait nüfus cüzdanını kullandığı anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4/z-ff. maddesine göre 18 yaşını tamamlayıncaya kadar herhangi bir nedenle aile kütüğüne geçirilmemiş olan kişiler saklı nüfustan sayılır....

    Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının nüfus kütüğüne kayıtlı ...,... adlı çocukların kaydının iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davaya katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Akhisar 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/579 E, 1994/81 sayılı kararının dayanağını tescil eden dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilip bu dosya içerisine konulmasından, 2-Kaydının iptali istenen ...,...'in nüfus kütüğüne tesciline esas belgelerinin (doğum tutanağı vs. belgelerin) ilgili nüfus idaresinden getirtilip dosyaya konulmasından, 3-Akhisar Asliye 1.Hukuk Mahkemesinin 23.2.1994 gün 1993/579, 1994/81 sayılı kararında adı geçen ...'in nüfusa kayıtlı olduğu yer kolluk marifeti ile araştırılarak meşruatlı aile nüfus kayıt tablosu çıkartılarak dosyaya getirtilmesinden, Sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde davacı, 30/08/1951 tarihinde doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 14/01/1949 tarihinde doğup daha sonra ölen kardeşinin ismi ve doğum tarihi ile yaşadığını, kendisinin nüfusa kayıt edilmediğini bu nedenle 14/01/1949 olan doğum tarihinin ay ve gün baki kalmak üzere 30/08/1951 olarak düzeltilmesini istemiştir. Bu istek dikkate alındığında doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu cihetle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kayden tescil engeli olması nedeni ile reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan ret kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Bilindiği üzere doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeniyle bu kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 35/1. maddesinde de "Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamı illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklardır..." şeklinde hüküm bulunmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmelidir....

        Hastane kayıtları ve bu kayda dayanılarak düzenlenen raporun sahteliği iddia edilip ispat edilmediğine göre ve dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinden davacının 02.07.1979 tarihinde nüfus kütüğüne kayıt edildiği anlaşılmakla bir kişinin doğmadan nüfus kütüğüne kayıt edilmesi söz konusu olamayacağından bu şekilde bir düzeltme yapılamayacağının dikkate alınarak, davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 10.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          `nın 02.04.1949 tarihli doğumunun nüfusa 28.11.1951 tarihinde tescil edildiği, mahkemenin ise ...`nın 1949 yılında öldüğünün tespitine karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ...`nin nüfusa tescil edildiği tarihten önce öldüğünün tespit edildiği sabittir. Her ne kadar sağ olarak doğmuş ancak nüfus kütüğüne tescil edilmeden ölen çocuklara ait ölüm tutanakları nüfus idaresince kabul edilerek ölüm tutanağındaki bilgilere dayanılarak doğum tutanağı tutulup her ikisi de sırasıyla aile kütüğüne geçirilirse de somut olayda ölüm tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle de mahkemece bir kimsenin tescil tarihinden önce öldüğünün tespitine karar verilmesinin hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağının düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

            Her ne kadar sağ olarak doğmuş ancak nüfus kütüğüne tescil edilmeden ölen çocuklara ait ölüm tutanakları nüfus idaresince kabul edilerek, ölüm tutanağındaki bilgilere dayanılarak doğum tutanağı tutulup her ikiside sırası ile aile kütüğüne geçirilirse de, olayımızda ölüm tutanağı düzenlenmediği dikkate alınarak, sağ çocuğun kayıtlara tescil edildiği açıktır. Bu durumda bir kimsenin tescil tarihinden önce ölmüş olduğuna karar verilmesi yaşamın olağan akışı ile bağdaşmayacağından, 04.09.1945 tarihinde nüfusa kaydı için beyan edilen kişinin bu tarihten önce 05.05.1943 tarihinde öldüğünün tespitine karar verilmesi doğru olmadığı gibi ...'ün veraset ilamı getirtilip tüm mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili de sağlanmadan davanın kabulü doğru görülmemiştir....

              Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde, saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde Valilikler, ilçelerde Kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından; doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne tescili nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. ( Yargıtay 8. H.D. 2017/7395 E. 2018/11202 K....

              doğum tarihi 18.09.1952 olarak düzeltilmiş ise de, nüfus kaydına göre 26.08.1946 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir....

                Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen davacının, nüfusa kayıt edilmediği, kendisinden önce doğmuş ve nüfusa 01.10.1966 doğum tarihi ile 11.10.1966'da tescil edilip vefat ettiği halde sağ gözüken... isimli kardeşinin kaydını kullandığı anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeniyle bu kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde de "Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamı illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklardır..." şeklinde hüküm bulunmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu