Davalı alacaklı vekili, İİK'nin 97/a maddesinde belirtilen mülkiyet karinesinin aksinin ispatının iddia eden kişiye düştüğünü, hacze konu mallar borçlu elinde olduğundan, bunların borçluya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan fatura ve diğer belgelerin kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca haczedilen taşınır malların ayırt edici nitelikte özelliklerinin bulunmadığını, misli nitelikte taşınır olduklarını, faturalarda eşyaların ayırt edici özellikleri yer almadığından, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Madde'de düzenlenen seçimlik haklardan onarım hakkını kullandıktan sonra malın ayıpsız misliyle değiştirilmesini isteyebilmesi için garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla 1 yıl içerisinde en az 4 defa veya garanti süresi içerisinde 6 defa malın arızalanması ile birlikte aynı zamanda bu arızanın maldan yararlanamamayı sürekli kılması gerektiği hususunda tereddüt bulunmadığı; Somut olayda da, davacının aracı iki kez şanzıman arızası nedeniyle onarım görmüş olduğu, davacının seçimlik hakkını bu şekilde kullanmış bulunduğu; ancak malın üçüncü kez arızalandığı ifade edilmesine rağmen bu hususun ispat edilemediği, kaldı ki yönetmelikte aranan 4 defa arızalanma ve bununla birlikte maldan yararlanamamanın sürekli olması şartlarının gerçekleşmediği ve davacının, malın onarılması seçimlik hakkını kullanması nedeniyle artık misliyle değiştirilmesi seçimlik hakkını kullanması için yukarıda anılan mevzuat çerçevesinde yasal şartların oluşmadığı kabulü ile hüküm tesis etmiştir....
ortaya çıkması nedeni ile maldan yararlanamama durumunun süreklilik kazandığının rapor edildiği, bununla birlikte 10.01.2014 havale tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda ise bu kez; araçta kullanım hatasından kaynaklanmayan imalat hatasına dayalı garanti kapsamında giderilen arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kıldığının belirtildiği, yine aynı bilirkişi heyetinden son kez alınan dördüncü ek raporda ise; ikinci ek raporda açıklanan görüş ileri sürülerek, arızaların bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkı açısından değerlendirilemeyeceğinin rapor edildiği görülmüştür....
Taşınır mallarda zilyetlik, mülkiyete karine teşkil ettiğinden (MK. mad. 898), bir taşınır malı elinde bulunduran (İİK. mad. 96/I) kimse (borçlu) onun maliki sayılır (İİK. mad. 97/a-I, c. 1). Üçüncü kişi; borçlunun elinde bulunan ve haczedilen mal hakkında açtığı istihkak davasında ancak haczedilmiş olan malı ne suretle iktisap ettiğini ve haczedilmiş olan malın niçin borçlunun elinde bulunduğunu kanıtlayarak; borçlunun elindeki malın borçluya ait sayılması gerektiği konusunda İİK. mad. 97/a-1, c. 1’de öngörülen karinenin aksini isbat edebilir. Haciz yapılan yerde borçlunun hazır bulunması veya haciz mahalinde borçluya ait borçlunun o adreste faaliyette bulunduğuna dair önemli ve güncel evrakların (belgelerin), eşyaların bulunması halinde, mülkiyet karinesi borçlu (ve dolayısıyla alacaklı) yararına olduğundan, davacı üçüncü kişi bu karinenin aksini ancak ‘kesin ve güçlü delillerle’ ispat edilebilir....
İcra Müdürlüğünün 2019/20021 E. sayılı dosyasında borçlu Meris Uluslararası Taşımacılık İç T1 Ltd Şti aleyhine aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, davacı kurumdan, borçlu firma adına kayıtlı taşınır, taşınmaz, mülkiyet ve hakları ile tespit edilen diğer ayni ve nakdi mal varlıklarının, tespit edilmesi halinde haczedilmesine karar verildiğini, davacı idareye tebliğ edilen müzekkerenin iptali gerektiğini, 640 sayılı Gümrük Personeli ile Bazı Düzenlemeler hakkında KHK' da idareye verilen yetki ve görevler arasında yer almadığını, davacı idarenin taşınır, taşınmaz, mülkiyet ve hakları ile tespit edilen diğer ayni ve nakdi mal varlıklarına haciz koyma yetkisinin olmadığını, belirterek icra dosyasından gönderilen müzekkerenin iptalini talep etmiştir. Davalı -alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle, Bakırköy 17....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK md 99. hükümleri uyarınca 3. kişinin istihkak (taşınır mal haczinden kaynaklanan) iddiasının reddi istemine ilişkindir. Her ne kadar Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalı alacaklı T1 borçlu T6 hakkında Turhal Müdürlüğü'nün 2018/1210 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, işbu icra takibi üzerinden 13/05/2019 tarihinde Gazi Osman Paşa Mah, Zile Yolu üzeri, Oralgaz arkasında bulunan depo adresinde menkul haczinin yapıldığı, haciz sırasında depo sahibi 3....
Buna göre imalatçı, üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve ... veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Yetkili servisin sorumlu olacağına dair hiçbir düzenleme mevcut degildir. Yine 6502 sayılı yasa 9. maddesi de servis hizmeti verenin ayıplı maldan sorumluluğuna dair bir düzenleme içermemektedir. Görüldüğü gibi satın alınan malın yetkili servisi, maldaki ayıptan dolayı tüketiciye karşı yasal olarak sorumlu tutulmamıştır. Somut olayımızda davalı yetkili servis olup satıcı veya acente değildir. Yasal olarak ayıplı maldan dolayı sorumluluğu yoktur. Temyiz eden bu davalı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Kabule göre de; davacı, sıfır km satın aldığı araçtaki üretimden kaynaklanan hata ve arızalar nedeniyle sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebi ile eldeki davayı açmıştır....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, paylı veya elbirliği mülkiyeti söz konusu olmadığı hallerde ortaklığın giderilmesine karar verilmesi mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava açıldığı tarihte, dava konusu taşınmazın paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildikten sonra 04.11.2016 tarihi itibariyle davacı ...'ın taşınmazda tam hisse ile malik olduğu, bu haliyle davaya konu taşınmazda birlikte mülkiyet ilişkisi kalmadığından hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, paylı veya elbirliği mülkiyeti söz konusu olmadığı hallerde ortaklığın giderilmesine karar verilmesi mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın paylı ve elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu halde güncel ... kaydına göre 30.06.2016 tarihi itibariyle davacının tam hisse ile malik olduğu bu haliyle birlikte mülkiyet ilişkisi kalmadığından hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple davalı vekilinin temyiz talebi kabul edilerek hükmün bozulması gerekmiştir....
Davalı İflas idaresi vekilleri, iflas şerhi konulan tüm taşınır malların müflis şirkete ait olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından dava konusu malların davacı şirkte ait olduğu ancak borçlu ile aynı adreste faaliyette bulunduklarından dolayı iflas idaresince müflis şirkte ait gibi tesbit yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı iflas idaresi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişi tarafından İİK’nun 228.maddesine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir. Dava konusu taşınır mallar 11.02.2004 tarihinde borçlu şirketin Ticaret Sicil adresinde belirtilen adresinde haczedilmiştir.İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı iflas idaresi yararınadır. Bu yasal karine aksinin davacı tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerekmektedir....