parselin orman tahdit sınırları içerisinde kalan kısmının "bahçe" olan vasfının iptali ile "orman" vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini dava etmiştir....
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”İncelenen dosya kapsamına göre, orman niteliğiyle Hazine adına tescilli bulunan 111 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davacı tarafından, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun iptali için 10 yıllık süre içinde dava açılarak orman kadastrosunun ve tapu kaydının iptali ile tescil talep edildiği, zilyetliğe dayalı olarak açılan davada, tesbit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ile ortofoto haratası üzerinde ziyetlik araştırması yapılmadan, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman haritasında dava konusu taşınmazın niteliği kesin olarak belirlenmeden hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de, orman kadastrosuna itiraz davalarında, husumetin Orman Yönetimine de husumet yöneltilmesi gerektiği, davada husumetin dava şartı olup, istek olmasa bile resen nazara alınması gerektiği nazara alınmadan hüküm tesisi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle: "Yetersiz inceleme ile hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, orman kadastrosuna ait orijinal renkli orman kadastro haritası ve onaylı çalışma tutanakları getirtilip orman kadastrosunun iptali istemli dava varsa bu dava ile birleştirildikten sonra, taşınmazın orman sınırı içerisinde kalan bölümünün kesin biçimde belirlenmesi, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planından yararlanılarak taşınmazın, arazi kadastrosunun kesinleştiği 1974 yılından önce orman sayılan yerlerden olup olmadığının tespit edilmesi, böyle bir dava yok ise taşınmazın orman sınırı içerisinde kalan bölümü ile ilgili davanın kabulüne karar verilmesi" gereğine...
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve ... bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 17.04.1984 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, Orman Yönetiminin; genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmazın kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari) bir hüküm...
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosunun 18.10.1990 tarihinde ilan edildiği, orman kadastrosunun iptali için 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde düzenlenen 6 aylık ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/05/2012 gün ve 2012/3960-7400 E-K sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "...Mahkemece, orman kadastrosunun iptali için 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde düzenlenen 6 aylık ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, somut olayda, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin uygulanma olanağı da bulunmamaktadır. Çünkü, beyanlar hanesi üzerinde bulunan şerhlerin silinmesi istemleri herhangi bir hak düşürücü süre ile sınırlandırılmamıştır. Şerhin dayanağını oluşturan işleme göre uygulama yapılması gerekmektedir. ......
Mahkemece çekişmeli taşınmazın kısmen tahditli devlet ormanı, kısmen de hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu,1946 yılında yapılan orman tahdidine itiraz etmeyen davacı ve katılan davacılar yönünden 1946 yılı orman kadastrosunun kesinleştiği, dayanılan eski tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazların tahdit içine alınmasıyla hukuki kıymetini yitirdiği gibi,tapu kayıtlarının dava konusu yere de ait olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili ile katılan davacı ... ... ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kısmen kesinleşen orman kadastro sınırları içindeki ve kısmen de Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın tapu kaydının ve orman kadastrosunun iptali ve tescili istemine ilişkindir....
Somut olayda; 3402 Sayılı Yasanın 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu 1997 yılında yapılarak kesinleşmiş dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapu kaydı oluşmuş ve taşınmaz kamu malı olmuştur. Temyize konu dava 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde anılan 10 yıllık süre içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak açılmıştır. Ne var ki; kesinleşen orman kadastrosunun iptali 3402 Sayılı Yasanın 16/D ve 6831 Sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebilir. Davacı tapuya dayanmadığından hak düşürücü süre nedeniyle kesinleşen orman kadastrosunun iptalini isteyemez.” 1973 yılında bu yerde orman kadastrosu seri bazında yapıldığına göre 1997 yılında 3402 Sayılı Yasanın 4/3 maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu ile çekişmeli yerin orman sınırı içine alınmış olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....
Bu durumda, orman kadastrosunun niteliğinin daha çok ülke orman varlığının, sınırlarının ve maliklerinin tespiti işlemi olduğu söylenebilir (Ayanoğlu, s. 65). O hâlde, yukarıda açıklandığı üzere Orman Kanunu’nun özel kanun olması, arazi kadastrosunun yapılış yöntemi ve kadastro ekibin oluşumu, orman kadastrosunun özel ve teknik bilgi gerektirmesi, orman kanunlardaki “orman kadastrosu orman kadastrosu komisyonları tarafından yapılır” şeklindeki kesin düzenleme karşısında, orman kadastrosunun ikinci kadastro olduğunu söylemek mümkün değildir." (YGHK 2017/(20)8-2389 E.- 2021/801 K. ) Somut olaya gelince; dava konusu yerde arazi kadastrosu 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre yapılmıştır. Tapulama teknisyeni, yardımcısı muhtar ve yerel bilirkişilerden oluşan ekip, il ve ilçelerin belediye sınırları dışında bulunan tescile tabî gayrimenkullerin tapulamasını yapmış ve tapulama tespiti 1955 yılında kesinleşmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Orman Yönetimi, ... Köyü 111 ada 199 parsel sayılı 6035 m2 yüzölçümlü taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastrosunun askıya çıkarıldığını, taşınmazın davalı adına tesbit edildiğini, ancak kesinleşen orman kadastro sınırları içinde ve bitişiğinde bulunduğunu iddia ederek, tapunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş; Hazine, aynı iddiayla davaya katılmıştır....
Mahallesi 116 ada 1 parsel sayılı orman parseli içinde bırakılan taşınmazlarının ormanla ilgisi olmadığını ileri sürerek, 116 ada 1 parselin tapu kaydının iptali, adlarına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, orman kadastrosunun 24/03/1999 tarihinde ilân edildiği, kadastro mahkemesinde dava açılmadığı için kesinleştiği, kesinleşme tarihinden itibaren 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24/03/1999 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu vardır. Arazi kadastrosu 1976 yılında kesinleşmiştir....