Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş 'nin iflası öncesi 04.07.2006 tarihinde davalılardan ......A.Ş'ye yapmış olduğu satış işleminin gerçek bir satış olduğu, taşınmazın satışının gerçekleştiği ve sonrasında diğer davalıların da yapmış oldukları satışlarda herhangi bir muvazaanın bulunmadığı, davalı şirketler arasında muvazaaya yönelik organik bir bağ olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.'nın 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/04/2022 NUMARASI : 2021/441 ESAS, 2022/383 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19. madde) KARAR : Samsun 2....

    Muvazaaya dayanan davalar ile tasarrufun iptali davaları için gerek HMK, gerek TBK, gerekse İİK'da görevli mahkemeye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmediğinden genel hükümlere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekecektir. Yargıtay HGK'nun 10.02.2016 gün, 2014/17-2389 Esas ve 2016/129 Karar sayılı kararında "...tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır....

      Tasarrufun iptali davalarında davanın esastan reddi halinde vekalet ücretinin takip konusu alacak ile iptali istenen tasarruftan hangisi düşük ise onun üzerinden hesaplanması gerekir. Ancak davalı tarafın istinaf talebi bulunmadığından davacılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek yine 2.725,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK'nın 353/1- b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın esastan reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu İptal ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 4.6.2012 tarihli ilamı ile mahkemece uyuşmazlığın Türk Borçlar Kanununun 18. maddesinde yer alan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali ve tescil istemi olarak vasıflandırıldığı gerekçesiyle, dosyayı inceleme görevinin Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olduğuna karar verilmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 4.7.2012 tarihinde dosyayı görevsizlikle Yargıtay 8. Hukuk dairesine göndermiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Daireler arasındaki görev uyuşmazlığı giderilmek üzere dosyayı Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna göndereceği yerde yine görevsizlikle 7.3.2013 tarihinde Yargıtay l. Hukuk Dairesine, Yargıtay l. Hukuk Dairesi 22.4.2013 tarihinde Yargıtay 14. Hukuk Dairesine Yargıtay 14....

        Davacı ...vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 16/03/2006 gününde verilen dilekçe ile muvazaaya dayalı tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair karara karşı davacı vekilinin temyizinin süre yönünden reddine dair verilen 30/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

          Dava İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali ve TBK'nın 19. Maddesinde belirtilen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 maddesi) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278., 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Yargıtay 17....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ..., ... vekili ile dahili davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak Yasa maddesini bulmak ve uygulamanın hakimin doğrudan görevi olduğu, (6100 sayılı HMK'nun 33.maddesi) dava dilekçesindeki ileri sürülüş biçimine göre, dava hukuksal nitelikçe BK'nun 18.maddesinin(6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi) özüne ve sözüne uygun muvazaaya dayandığı, kural olarak 3.kişiler olayımızda davacı, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde,tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği, çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3.kişinin...

            Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

              Öte taraftan bu tür davalarda dava değerini, davacının alacağının miktarı ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. (Yargıtay 4. HD., 2020/1479 E., 2021/2039 K.) Mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden sonra doğduğu, bu suretle önkoşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davanın 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir....

              UYAP Entegrasyonu