Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Böylece tüm dosya içeriğinden davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığı ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, Borçlar Kanunu'nun 19.maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tasarrufun iptali davası açılabilmesi için davaya konu edilen tasarrufun borç doğduktan sonra yapılmış olmasının şart olduğunu, borçlu tarafından borcun doğumundan önce gerçekleştirilmiş olan tasarrufların tasarrufun iptali davasının konusunu teşkil etmeyeceğini, dava dilekçesinde davaya konu tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiğini iddia etse de bu iddianın asılsız ve hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen icra dosyalarının 2017 tarihli oldukları gayrimenkullerin ise devir tarihlerinin 2009 ve 2012 yılı olduğunun açık olduğunu, geçici/kesin aciz vesikasının alınması tasarrufun iptali davası için dava şartı olduğunu resen gözetilmesi gerektiğini, tasarrufun iptali davasının ancak kötüniyetli üçüncü kişilere karşı açılabileceğini, devir işlemlerinde değerin düşük olması ile tek başına muvazaa olgusunun ispatı için yeterli olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini talep etmiştir....

      Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 ve 2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, müvekkillerinden ...'nın eşi diğer müvekkillerinin babası muris ...'nın 13.7.2007 tarihinde öldüğünü, ölümünden üç gün önce 10.7.2007 tarihinde adına kayıtlı ... plakalı aracını torunu davalı ...'ya sattığını, satışın gerek mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik gerekse BK'nun 18 maddesi gereğince muvazaalı olması nedeniyle iptale tabi olduğunu belirterek dava konusu aracın satışına ilişkin 10.7.2007 tarihli satış sözleşmesinin iptali ile müvekkilleri üzerine veraset ilamındaki hisseleri oranında mülkiyetin davacılara ait olduğunun tespiti ile tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

        Dava TBK 19 ve İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarufun iptali davası olduğu, dava konusu yerin davalı Bülent'in satın aldığı ancak nam-ı müstear yoluyla tapunun davalı Tahire adına yapıldığı kanaatiyle ilk derece mahkemesince TBK 19 maddesine dayanılarak karar verildiği görülmüştür. Dava, TBK'nun 19. maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 02/06/2021 tarih ve 431 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 17....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, TBK 19.maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir. Somut olayda; davacı vekilinin, davalılar arasında yapılan tasarrufun muvazaalı yapıldığı iddiasıyle iptalini talep ettiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; muvazaalı olduğu iddia edilen takibin kasım 2015 tarihinde başlatıldığı, davanın 5 yıl içinde açıldığı, ön koşulların oluştuğu, davalı tarafından iptali istenen tabibe dayanak kambiyo senedinin dayanağının ispatlandığı, banka havalesinin açıklamasında borç ve ödünç yazdığı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 28/02/2012 gününde verilen dilekçe ile B.K'nun 18. maddesine dayalı muvazaaya dayalı satışın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaaya (BK. 18. madde) dayalı tasarrufun iptali talebine ilişkindir. Mahkemece, dava şartı yokluğu sebebiyle istemin reddine karar verilmiş, karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili müvekkillerinin davalı ...’tan olan alacağı hakkında icra takibi yaptıklarını, alacaklarını tahsil imkanı bulamadıklarını, borçlu davalının murisi tarafından diğer davalıya yapılan satış nedeniyle kendileri tarafından açılan muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davasını kazandıklarını, borçlu davalının da aynı şekilde dava açabileceği halde dava açmadığını öne sürerek davalı ... adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydını 3/6 payının borçlu ...’a ait olması nedeniyle bu pay üzerinde kendilerine cebri icra yapma hakkı verilmesi talebinde bulunmuş, yargılama sırasında tasarrufun iptal edilmemesi halinde ise tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya...

            -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasında düzenlenmiş sıra cetvelindeki paranın 20.000,00 TL’sinin satıma konu taşınmazlardaki ipotek alacaklısı davalıya ödendiğini, müvekkilinin davacısı olduğu aynı taşınmazlarla ilgili kesinleşen tasarrufun iptali davasında davalının babasının tanık olarak dinlenildiğini, tanığın ifadesinde 20.000,00 TL’lik ipoteğe konu borç miktarının aslında 15.000,00 TL olduğunu, bunun 14.100,00 TL’sinin ödendiğini, bakiye 900,00 TL borç bulunduğunu beyan ettiğini, ayrıca tarafların aralarındaki ipoteğin muvazaaya dayalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetveli kapsamında davalıya 900,00 TL ödenmesini, bakiye 19.100,00 TL’sinin sıraya göre ödenmesine karar verilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ipotek alacağı muvazaalı olduğundan 20.000,00 TL’nin sıraya göre ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu