Mahkemece, davacının aracı trafik kaydına haciz şerhi konulmadan önce 2918 sayılı yasanın 20/d maddesine uygun olarak noterde düzenlenmiş senetle satın alarak mülkiyetini kazandığını, noter satışının iptali için tasarrufun iptaline ilişkin herhangi bir dava açılmadığından bahisle davanın kabulüne karar vermiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. Satışı resmi şekle bağlı sözleşmelerin muvazaalı olduğu ileri sürülebilir. Alacaklı ayrıca tasarrufun iptali davası açmadan satışa ilişkin noter senedi ve trafikteki kaydın muvazaaya dayalı olduğunu iddia ve ispat edebilir. Somut olayda davacı 3.kişi aracı 3.9.2009 tarihinde noterde düzenlenen sözleşme ile borçludan satın almıştır. Davacı ..., borçlulardan ...'ın kardeşi, ...'ın kayınbiraderidir. Mahcuz aracı takip konusu borcun (28.8.2009 vadeli senetten 6 gün sonra, takipten 14 gün önce) doğumundan sonra satın almıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından asıl dava yönünden muvazaaya dayalı tasarrufun iptali karşı dava yönünden müdahalenin önlenmesi istemi olarak vasıflandırılmış ve bu yönde deliller değerlendirilip, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından her iki dava yönünden temyiz etmiş olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.05.2011 tarihli 2011/1 sayılı ... bölümü kararı gereğince dosyayı öncelikle inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.02.2012 (Pzt.)...
Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı temlik işleminin iptali istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. (HMK'nun madde 33)Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı beyanlara göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/2118 KARAR NO : 2022/1261 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/32 ESAS, DAVA KONUSU : Genel Muvazaaya Dayalı Tasarrufun İptali (TBK. 19. Madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; takip dosyasının Adana 10....
ve 24 parsel sayılı taşınmazların tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak, asıl ve birleştirilen davanın kabulüyle, 29096 Ada, 8 Parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 19/316 hissenin iptali ile 19/632 payının asıl davada davacı ..., 19/632 payının birleşen davada davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 03.04.2018 tarih, 2017/3592 Esas- 2018/2600 Karar sayılı ilamı ile "...Tasarrufun iptali davasında yapılan yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde ..., satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecektir. Tasarrufun iptali davasında davacının bu hakkı şahsi sonuç doğuracağından, davanın kabul edilmesi halinde tapu kaydının iptaline değil, İİK'nun 283/1. maddesi gereğince, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verileceğinden önalım isteğiyle iptal edilecek bir pay kalmayacağı görülmektedir....
Tasarrufun iptali davasında da Yasa’nın öngördüğü yol, iptale tâbi tasarrufun konusunu teşkil eden mal üzerine ihtiyati haciz konulmasıdır (İİK.m.281/II ve 257 vd.). Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, davanın taraflarınca açılan tasarrufun iptali davalarında tapu sicil müdürlüğüne yazılan yazıların ve dolayısıyla tapuya verilen tedbir şerhleri içeriklerinin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 101 ve Türk Medeni Kanunu’nun 1010 uncu maddeleri uyarınca, taşınmazın devrini engelleme amacını güden ihtiyati tedbir mi, yoksa ihtiyati haciz mi olduğunun belirlenmesi olmalıdır. İhtiyati tedbirlerin sıra cetveline alınmayacağı tabiidir. İhtiyati hacizler ise tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşir ve bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alırlar, ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 268 inci maddesi şartlarında, önceki hacizlere iştirak edebilirler....
Mahkemece davacının davasını terditli olarak açtığı ve davasını İİK'nun 277 vd ile BK'nun 18.maddesine dayandırdığı, BK'nun 18.maddesi uyarınca aciz vesikasına gerek olmadan taşınmazların satışının istenebileceği, kaldı ki borçlu hakkında başka takiplerinde olduğu, taşınmazların raiçlerinin çok altında 3.kişiye satıldığı, borçlunun üzerinde daha önceden hacizler bulunan dava konusu taşınmazları, üzerindeki hacizlerin kaldırılmadan hemen sonra davalı 3.kişiye satmasının muvazaaya dayandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı 3.kişi A.. Y.. adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı borçlu M.. E.. adına tapuya kayıt ve tesciline, İİK'nun 283.maddesi uyarınca davacıya dava konusu taşınmazlar hakkında haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi A.. Y.. vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir....