Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; 1-Dosyadaki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazda davacı ...’ın malik olduğu 2 nolu bağımsız bölümde ... lehine intifa hakkının bulunduğu ancak yargılama devam ederken 18.07.2019 tarihinde tapudan terkini ile intifa hakkının sona erdiği gözetilerek davacı ...’a tazminat bedelinin ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Mahkemece verilen önceki karar bozma ile ortadan kalktığından, davacı ... yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken, kararın kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi, 3-Davada kendisini aynı vekille temsil ettiren davacı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve yargılama giderlerinin yer aldığı hüküm fıkrasında adının yazılmaması, Doğru görülmemiştir....

    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkı 12/09/2007 tarihinde 15 yıl süre ile tesis edilmiştir. Talep, ... Kurumu kararı nedeni ile sona eren intifa hakkı süresi için davacı tarafından davalı bayi adına yapılan bayilik hizmet bedelinin bakiyesinin sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında tahsili istemli açılan dava 30.07.2013 tarihinde açılmış olup, intifanın terkini ise henüz yapılmamıştır. Bu durumda, davanın açıldığı tarihte, davacının intifa hakkı devam etmekte olduğundan, bayilik sözleşmesinin feshinin bu hakkın kullanımı yönünden bir etkisi bulunmamaktadır. O halde dava tarihi olan 30/07/2013 itibariyle intifa hakkının terkin edilmediği ve sebepsiz zenginleşme olgusu gerçekleşmediğinden, davacının intifa bedeli ve semereleri yönünden talep edilebilir bir hakkı bulunmamaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/04/2021 Tarih, 2020/5020Esas, 2021/3459 Karar sayılı ilamı)....

      Öte yandan; davalı ... tarafından açılan 2011/324 Esas sayılı birleştirilen davada ileri sürülen intifa hakkının iptali isteği yönünden ise gösterilen tanıkların bu konuda da beyanlarının alınması, intifa hakkının bedel karşılığı tesis ettirildiği dikkate alınarak keşif yapılmak suretiyle akit tarihi itibariyle intifa hakkının değerinin tespit ettirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilip vekil ...'in vekalet yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığının ve intifa hakkı lehdarı ... ile işbirliği içerisinde hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilmiştir. Hâl böyle olunca; gerek asıl ve gerekse birleştirilen davalarla ilgili olarak yukarıda işaret edilen esas ve usule yönelik eksikliklerin giderilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçeleri ile bozulmuştur. B....

        nin, maliki olduğu avlulu kargir ev niteliğindeki 6 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını 12.10.2000 tarihli resmi akit ile davalı kızı ..'a, çıplak mülkiyetini ise 18.10.2000 tarihli akit ile dava dışı torunu (davacının kızı) Nergis'e satış suretiyle temlik ettiği, ..'in de 12.5.2010 tarihinde çıplak mülkiyeti davalı..'e satış suretiyle temlik ettiği, intifa hakkının halen davalı ... adına kayıtlı olduğu, murisin 27.4.2009 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak çocukları davacı ile davalı ...'ın kaldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi; Türk Medeni Kanununun 794. maddesi uyarınca intifa hakkı, sahibine ilgili taşınmazda tam yararlanma yetkisi sağlar. Niteliği itibariyle intifa ile ilgili haklarda 01.4.1974 tarihli 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri yoktur. Buna göre, davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması, yukarıda açıklanan gerekçe ile sonucu itibariyle doğrudur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine....

          Belediye Başkanlığının yaptığı imar düzenlenmesi sonucunda 45635 ada 1 No'lu parselin DOP olarak cami alanı kullanımına ayrıldığını belediye meclisi tarafından belediye encümeninin adı geçen parselde kullanım amacına aykırı olmamak şartı ile intifa hakkı tesisi ve diğer tüm işlemler için yetki verildiğini, dava konusu taşınmazda 49 yıllığına 179.880,00TL bedel karşılığında davacı vakıf lehine 11.04.1996 tarihinde intifa hakkı kurulmasına dair protokol imzalandığını, 02.12.1996 tarihinde tapuya tescil edildiğini, ancak belediye meclisinin düzenleme ortaklık payı olarak ayrılan yerlerin özel mülkiyete konu edilemeyeceği dolasıyla vakıf lehine intifa hakkı tesis edilmeyeceği yazısına istinaden intifa hakkının terkin edildiğinin, 19.10.1996 tarihinde ödenen 104.930,00TL bedelin şimdilik 15.000,00TL'si ve cami inşaatı ve projeler için yapılan masrafın şimdilik 15.000,00TL'sinin tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

            Mahkemece, çekişmeli taşınmazdaki davacının intifa hakkının ketmedil-diği gerekçesiyle, intifa hakkının tapuya şerh verilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı ve davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, ölünceye kadar bakma akdinin feshi ile tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza intifa şerhi konulmasına karar verilmiştir....

              Kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça intifa hakkına ilişkin hükümler oturma hakkına da uygulanır. Türk Medeni Kanununun 794'ncü maddesi hükmüne göre; intifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Sadece taşınmazlar üzerinde kurulabilen oturma hakkı aynı Yasanın 795'nci maddesi gereğince de tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine bir düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Kanuni intifa hakları hariç, intifa hakkı tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Başka bir ifade ile, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasında (TMK. m. 705) olduğu gibi, intifa hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunludur. Tescil, bunu amaçlayan resmi şekilde düzenlenmiş bir sözleşmenin varlığını gerektirir. Resmi şekil, intifa sözleşmesinin geçerlililik (sıhhat) koşuludur....

                Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., 1/2 paydaş olduğu taşınmaza davalı ...Ş. yararına 07.03.1997 günü 20 yıl süreli intifa hakkı şerhi işlendiğini, Rekabet Kurulu kararı uyarınca 5 yıllık intifa hakkı süresinin sona erdiğini, intifa sözleşmesi edimlerinin yerine getirilmediğini, intifa bedeli ödenmediği gibi bedel yönünden de gabin bulunduğunu ileri sürerek, intifa hakkının kaldırılmasını; birleştirilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/394 sayılı dosyasında davacı ..., aynı nedenlerle taşınmazdaki intifa hakkının kaldırılmasını istemiştir. Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/179 ve ... 5....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.09.2004 gününde verilen dilekçe ile irtifak hakkının terkini ve tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.06.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davada, 09.03.1998 tarihli görev verilmesine ilişkin İmtiyaz Sözleşmesi hükümlerine dayanılarak, davalı yararına tesis edilen intifa ve irtifak hakkı kayıtlarının kaldırılması istenmiş, mahkemece istek kabul edilmiş, hükmü davacı idare temyiz etmiştir. Dava, 1049 ve 1053 parsellerin tapu kayıtlarında davalı lehine yazılı bulunan irtifak hakkı şerhlerinin terkini ve Hazine adına yazılması isteminden ibarettir....

                    ye ödenen bayilik hizmet bedelinin intifa hakkının sona erdiği tarihe kadar ki dönemle ilgili bedelin mahsubu gerekirken mahkemece davacı tarafından intifanın terkini hususunda davalıya verilen vekaletin son günü esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu