tarafından açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Zira ön alım davası ile tasarrufun iptali davası arasında bir irtibat bulunmadığı gibi her iki davanın farklı yargılama usullerine tabi olmaları nedeniyle de birlikte görülebilme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle ön alım davası ile tasarrufun iptali davasının tefrik edilerek her birisinin müstakil bir dava olarak incelenip karar verilmesi gerekirken birlikte incelenip karara bağlanmış olması doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar ..., ... ve ... vekilleri ile davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalı ...'a geri verilmesine 1.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tic.AŞ vekili, hükmü HUMK'nun 432.maddesinde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçirildikten sonra 30.4.2009 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından davalı şirket vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir. 2- Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 282.maddesine göre tasarrufun iptali davası; borçlu, borçlu ile hukuki işlemde bulunan veya borçlunun ödeme yaptığı kişiler ile bunların mirasçılarına veya kötüniyetli kişilere karşı açılabilir. Somut olayda iptali istenen tasarruf davalı borçlu... ile üçüncü kişi ... ...arasında yapılan hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. Davalı ... Mermer San. Tic. AŞ tasarrufun tarafı olmadığı halde zorunlu dava arkadaşlığı gerekçesiyle aleyhine dava açılması ve hüküm kurulması doğru değil ise de, sonuca etkili görülmediğinde bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....
İcra Müdürlüğünün 2012/8460 nolu dosyasındaki alacağın temlikine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili; müvekkilinin davalı ...'tan ... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/8460 nolu dosyasını 15/08/2012 tarihinde iyi niyetli olarak alacağına karşılık olarak temlik aldığını, tasarrufun iptali davasının koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia ve toplanan delillere göre; takip dosyası içeriğinden davalı borçlu adına kayıtlı bir kısım taşınmazlar üzerine konulmuş hacizlerin olduğu, davacı tarafından da herhangi bir aciz belgesi sunulmadığından dava ön şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
İSTİNAFA CEVAP : Davalı T5 vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşınmazı cebri icra yolu ile yapılan ihale sonucu satın aldığı, bu tür bir satım işleminin tasarrufun iptali davasına konu edilemeyeceği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir. Davalı T8 istinafa cevap vermemiştir. G E R E K Ç E Uyuşmazlık, İİK'nın 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali, olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ...’nun müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait ... mahallesinde kain 514 ada 2 nolu parseli muvazaalı olarak yakın arkadaşı ...’a sattığını ...’in de bir süre sonra muvazaalı olarak ... ve ...’na sattığını, ayrıca kızı olan diğer davalı ...’a da muvazaalı olarak borçlanarak babası ...’ten kendisine intikal eden taşınmalardaki miras payına da haciz koydurttuğunu öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....
Ö.. vekili, borçlunun mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğini, aciz belgesi sunulmadığını, takip konusu alacağın muvazaalı olduğunu, dava konusu aracın 1/2'sinin 2009 yılı temmuz ayında kalan 1/2 hissenin de 2010 yılı şubat ayında müvekkilinin babası A. Ö. tarafından alındığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, aracın 1/2'sini için 100.000 TL, kalan 1/2'si içinde üzerindeki hacizler nedeniyle dava dışı kişilere 149.500 TL ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava konusu satış işleminin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
Mahkemece, kural olarak borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiğini, somut olayda davacı tarafın davasının dayanağı icra takip dosyalarının 09/07/2015 ve 23/07/2015 tarihlerinde takibe başlandığını, tasarrufun ise 05/12/2014 tarihinde gerçekleştiğini ayrıca davalı borçlu .... adına kayıtlı taşınmazı diğer davalı ...'a 85.000,00 TL bedel göstererek satmasının, tek başına taşınmazların satış değerinin resmi senette düşük gösterilmesinin satışın muvazaalı olduğunun ve alacaklıdan mal kaçırmanın göstergesi olamayacağını, davacının bu hali ile iddiasını ve davasını ispat edemediğinden açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/237 Esas KARAR NO : 2022/1027 DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) DAVA TARİHİ : 19/04/2010 KARAR TARİHİ : 31/10/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekilinin 20.04.2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davacı şirketin davalı ...'...