e muvazaalı olarak devrettiğini, satışın batıl olduğunu belirterek davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali ile taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili; muvazaalı bir satış işlemi yapılmadığını, belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından, davalı ... ile yapmış oldukları satış işleminin inançlı olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığı, borçlu ...'ın davacı alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazı devrettiğini ve diğer davalı ...'in davalı ...'ın bu kastını bildiğini veya bilebilecek kişilerden olduğunu kesin ya da takdiri delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Mah. 998 parsel numaralı taşınmazı muvazaalı olarak oğlu ...'a devrettiğini, davalı ...’ın ise bir süre sonra arkadaşı davalı ...’a mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak satış yaptığını, davalı ...'ın aynı tarihte başka taşınmazlarını ve işyerini de davalı ...'a devrettiğini, davalı ...'ın yürütülen icra takiplerinde yapılan fiili hacizlerde işyerini babası davalı ...'dan devraldığını beyan etmesi üzerine davacı tarafından ileri sürülen istihkak iddiasının icra mahkemesince kabul edildiğini, davalı ... ve davalı ...'ın 1991 doğumlu olup yakın arkadaş olduklarını, davalı ...'ın davalıların ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olup satışın fahiş bedel farkı ile yapıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek tescil işleminin iptali ve cebri icra yetkisinin verilmesini talep etmiştir. II....
Mahkemece dosya kapsamı ve toplanan delillere göre muvazaalı satış yaptığı iddiasının ispat edilemediği, başlı başına taşınmaz devrinin davalıların mal kaçırma gayesini ispat etmeye yeterli olmadığı, davalıların satış işleminin sözleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davalılar arasında inançlı işlemin bulunduğu, taşınmazın gerçek malikinin ... olduğu ve taraflar arasındaki amaç gerçekleşinceye kadar geçici suretle devir yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu tarafından karardan sonra, temyiz aşamasında dava dayanağı olan vergi borcunun yeniden yapılandırma yasası gereği ödendiği belirtilmiş, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08.05.2019 tarihli cevabı yazısında da vergi borçlarının kanun kapsamında tahsil ve tasfiye edildiği beyan edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, mirasbırakanları ...’ın 29 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalıya satış göstermek suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişledir.Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz haricinde birçok taşınmazı bulunduğunu, temlikin mal kaçırma amacıyla yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; '' ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan...'nın kendisinden mal kaçırmak amacıyla intifa hakkını üzerinde tutarak davalının annesi ...'e temlik ettiği 622 ada 303 parselde bulunan 1 bağımsız bölüm no'lu taşınmazın vasiyet yoluyla davalıya intikal ettiğini, 16.11.1988 tarihli satış işleminin gerçekte bağış olduğundan muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, muris ... ile tek mirasçısı olan davacının arasının iyi olduğunu, mal kaçırılmasını gerektirecek bir durum olmadığını, satış işleminin ihtiyaçtan kaynaklandığını ve rayiç değer üzerinden yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakanları ...’un 1073 ada 186 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bağımsız bölümünü davalı kızına satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, gerçek bir satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; “...Somut olaya gelince, yukarıda açıklandığı üzere olayların geliş tarzı itibariyle dava konusu taşınmazın davalı adına temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS Davacılar, mirasbırakan ...’ün maliki olduğu 3301 ada 51 parsel sayılı taşınmazını 26/06/2012 tarihinde gelini davalıya satış yolu ile temlik ettiğini, satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, satış işleminin gerçek olduğunu, satış bedelinin ödendiğini, bunun için 30.11.2010 tarihinde ...'daki bağını sattığını ve borçlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin karar Dairece, temlikin mal kaçırma kastı ile muvazaalı biçimde yapıldığı iddiasının kanıtlanamadığına ve davanın reddi gerektiğine değinilerek bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...ün davalı ... tarafından 18.9.2009 tarihinde öldürülmesi üzerine, davalı ... aleyhine 6.10.2009 tarihinde tazminat davası açtıklarını, davalı ...'in aleyhine açılan tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel tazminat alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı cezaevinden kardeşine verdiği 29.9.2009 tarihli satış vekaleti ile 2.10.2009 tarihinde davalı ...'a sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir Davalı borçlu ... savunma yapmamıştır....
Ancak bu müddet, haciz veya aciz yahut iflastan evelki 2 seneyi geçemez. ........'' hükmü bulunduğunu, maddenin devamında akrabalık derecelerine göre sıralamalar yapıldığını, dava tarihi 18/03/2021 olduğuna göre, İİY 278'e göre olan 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğini, davanın esasa girmeden reddi gerektiğini, müvekkilinin taşınmazı babasından satın alsa da bu satış gerçek bir satış olduğunu, muvazaalı olmadığını, diğer davalı T8 gerçek değerinden sattığını, satışın muvazaalı olmadığını, gerçek bir satış olduğunu, davada bu durumu tanık beyanları ve diğer delillerle ispat edeceklerini, yapılacak araştırmada belli olacağı gibi diğer davalılardan T9 dava ve satış konusu daireden başka evi olmadığını, İİY''e göre borçlunun haline uygun evi haczedilemeyeceğini , bu durumda borçlunun evini oğluna muvazaalı satma gibi bir niyeti olamayacağını, hukuken zaten bu evin haczedilemeyeceğini, böylece satışın muvazaalı satış değil, gerçek bir satış olduğunu savunarak davanın esasına girilmeden...