Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairece “...davacı tanıkları, üçüncü kişi davalıyı tanımamakta olup temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı yolunda görgüye dayalı bilgileri olmamakla birlikte temlikin muvazaalı olduğunu düşündükleri yönünde ifade vermiş davalı tanıkları ise işlemin gerçek satış olduğunu bildirmiştir, taşınmazları her ne kadar mirasbırakan ...'...
İcra 2016/4264 sayılı dosyasının incelenmesi sonucu gerçek alacak borç ilişkisine dayalı olmadığı, dosyanın alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak açıldığının tespit edildiğini, muvazaalı takip açılmak suretiyle borçlunun maaşı üzerine muvazaalı olarak haciz konulduğunun çok açık olduğunu, davalı borçlunun takibi iptal ettirme imkanı olduğu halde takibi iptal ettirmediğini, bir an önce muvazaalı olarak maaşına haciz koydurabilmek amacı ile icra dairesine bizzat gidip ödeme emrinin kendisine dairede tebliğ edilmesini talep etmiş olduğunu, icra müdürlüğünün de bu talebi kabul ederek icra dairesinde tebligat yaptığını, borçlunun tüm sürelerden feragat ederek hakkındaki takibin kesinleşmesini sağladığını, diğer davalı T4 davalı adına kayıtlı gayrimenkul olup olmadığını sorgulatma gereği bile duymamış olduğunu, dosyada tek yapılan işlemin maaşa birinci sıradan haciz koydurarak alacaklılardan kaçırmak olduğunu belirterek Ödemiş 2.İcra Müdürlüğünün 2016/4264 esas sayılı dosyasında...
Bu haliyle eldeki dava yargılama sırasında davalılar arasındaki takibin düşmesiyle konusuz kalsa da dava tarihi itibariyle davacının yaralanması nedeniyle açtığı tazminat davasının dava tarihinin, davalıların takip tarihinden çok önce olduğu anlaşılmakla, davalılar arasındaki takibin muvazaalı olduğu dolayısıyla davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğunun kabulü iktiza eder. Buna göre, iptali istenen takip miktarı ile davacının tazminat alacağından hangisi daha düşük ise bu miktar üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/486 Esas sayılı dosyasından devam ettiğini, bu yargılama devam ederken mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak ...’nun dava konusu taşınmazı davalı kardeşi ... adına tescil ettirdiğini belirterek, muvazaalı işlemin iptali ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davacının alacağının dayanağı olacak İstanbul (Anadolu) 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/486 Esas sayılı dosyasının yargılamasının devam ettiğini, ortada kesinleşmiş bir alacak ve takibin olmadığını, dava dışı ...’nun davada taraf gösterilmediğini, taşınmazın gerçek malikine husumetin yöneltilmesi gerektiğini ayrıca dava konusu taşınmazı ...’dan... isimli şahsın aldığını, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, davalılar arasındaki icra takibinin iptali istenilmiş ise de çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin davacı yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenleme yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK'nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı olduğu saptanan icra takibinin iptaline gerek kalmaksızın; davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz bulunduğunun tesbiti biçiminde hüküm oluşturulması gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden hükmün, HUMK'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm bölümünün 1. fıkrasının çıkartılarak yerine: "Davanın kısmen kabulü ile davalılardan ... tarafından diğer davalı ... hakkında ... 29....
iddia ettiği üzere borcun muvazaalı olması durumunda muvafakatın takibin kesinleşmesini müteakip hemen yapılması gerektiğini, ayrıca borçlu Cengiz Yıldız'ın aldığı maaşın 600,00 TL'si ve tüm bayram ikramiyelerinin davacı bankaya Cengiz Yıldız'ın borcundan dolayı yattığını, bankanın iddia ettiği üzere yapılan icra takibi muvazaalı bir takip olsaydı, paranın hepsi üzerinden muvafakat alınması gerektiğini, yapılan takibin muvazaalı olmadığına dair diğer bir kanıtın ise, bono değeri olduğunu, bono değerinin 60.000,00 TL olduğunu, muvazaalı bir işlem yapılmasına göre aşırı düşük bir miktar olduğunu, müvekkiline kesilen borcun ilk kesilmeye başladığından itibaren yaklaşık olarak 3 yılda biteceğini, davacı banka almış olduğu 600,00 TL ve ikramiyeler dışında, 3 yıl sonra kalan borç kısmını faizi ile birlikte borçludan alacağını, hal böyle olunca yapılan icra takibinin muvazaalı olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabülüne karar...
nin kendisinin kayınbiraderi olduğunu, ortaklık yapmak istediğinden borç verdiğini ödeyemeyince senet aldığını ve takibe geçtiğini, takibin muvazaalı olmadığını belirtmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve de tüm dosya kapsamına göre, davalılar arasındaki tasarrufun muvazaalı olduğu anlaşıldığı, takibin muvazaalı olmadığının davalılar tarafından ispat edilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve HMK'nun 266.maddesine göre mahkeme ancak çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi veya kendiliğinden bilirkişi görüşü alabilir....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda hak düşürücü süre uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı, ayrı usullere tabi BK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali davasının terditli talep edilemeyeceği ve bu davayı her zaman açmasının mümkün olmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 30,99 TL fazla alınan temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine, 03/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
a dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda dava konusu 1.12.2012 tanzim 11.3.2012 vadeli 25.000TL meblağlı senet ile bu senede dayalı olarak yapılan 2012/2234 sayılı takip dosyasının muvazaalı olup olmadığının belirlenmesi, muvazaalı olduğu belirlendiği takdirde İİK 283/1 madde kıyasen uygulanarak davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu muvazaalı senet ve bu senede dayalı takibin iptali ile muvazaalı senede dayalı takip dosyasından yapılan tahsilatın davacılara ödenmesi; aksi takdirde yani muvazaanın ispatlanamaması hâlinde davanın reddine karar vermesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur. Mahkemece; davanın takip iptal davası olmayıp sıra cetvelinin iptali (düzeltilmesi) davası olduğu, bu nedenle, dava dışı ...'...