WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşlemeleri Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Muvazaalı alt işveren ilişkisinde işçinin başlangıçtan beri asıl işverenin işçisi olarak kabulü doğrudur. Ancak muvazaalı alt işveren ilişkisinde, muvazaalı işlemin tarafı olan alt işverenin de işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilin sorumlu tutulması gerekir. Zira kişi kendi muvazaasına dayanamaz. Ayrıca muvazaalı işlem ile alt işveren de işçinin zararına hareket etmiştir. Dolayısı ile asıl işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilin sorumluluğuna karar verilmesi gerekir....

    Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olup, davacının bu davayı açabilmesi için davalı ...'den bir alacağının olması gerektiği, davacının ... (...) 2.Aile Mahkemesi'nin 2010/839 Esas 2013/222 Karar sayılı dosyasından eşinden boşandığı ve lehine mali haklara hükmedilmediği kararın kesinleştiği, mal rejimi ile ilgili davanın açıldığına ilişkin bir iddia ve tesbitinde olmadığı, bu hali ile davalı ...'...

      Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davalı üçücü kişinin sunduğu banka dekontlarının 24.04.2009 tarihinden başladığı, iptal edilen bononun ise bu tarihten önce 20.01.2009 tarihinde düzenlenmiş olduğu, bu hali banka dökümünün bu borca ilişkin olduğunun kabulünen mümkün bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK'nun 19. maddesine göre açılan davada amaç alacaklının alacağına kavuşmasını temin olduğu için, İİK'nun 283/1. fıkrasının kıyasen uygulanması sonucu muvazaalı işlemin alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır....

        Davacı, (10) parça taşınmaz hakkında ... ve ... aleyhine eldeki davayı açarak “gabin” iddiasında bulunmuş; bunlardan ...ye devredilen (2) parçası hakkında da birleştirilen davayı açarak işlemin muvazaalı yapıldığını ileri sürmüştür. Dosya içeriği ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda, BK.'nun 21. maddesinde düzenlenen “gabin”in objektif ve subjektif unsurlarının gerçekleştiği ve ... ile ... arasındaki işlemin de muvazaalı biçimde yapıldığı; bunun yanında, her iki davanın davalılarının da el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri anlaşılmaktadır....

          Yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak delillerin imkân vermesi koşulu ile danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesi gündeme gelecektir. Bu sonuçta işlemin iptaline neden olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 gün ve E:1999/4-286 K:1999/293 sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Somut olaya gelince; Asıl dosyada davacılar ... ve ...; mirasbırakan ...'ın maliki olduğu ... - ... hattında çalışan...plakalı ticari minübüsü muvazaalı olarak oğlu olan Zeki'ye 23.12.2003 tarihinde temlik ettiğini, ....'ninde arkadaşı ....'a,....'ın ise ...r'a satış yoluyla devrettiğini, yapılan tüm temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğunu ileri sürerek ... aleyhine anılan minibüsün sicil kaydının iptaliyle miras payları oranında bedel, olmazsa tenkis ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır....

            Mahkemece, davacı yararına hükmedilen nafakaya ilişkin olarak ...0.4.2014 tarih 2013/837 Esas 2014/342 Karar sayılı ilamının kesinleşmesi beklenerek anılan ilam kesinleştiği takdirde yani davacının alacaklı olduğu belirlendiği takdirde, dava konusu taşınmaz satışı yönünden davalılar arasındaki akrabalık durumu, satış işleminin boşanma davasından dört gün önce olması, taşınmazın rayiç bedelin altında ve alacağa mahsuben devir edilmesi (mutad ödeme olmadığından)gibi maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirilerek, TBK'nun 19. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan delillere göre karar vermesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşırlar ve muvazaalı işlemler üçüncü kişilere karşı gerçek bir hukuki işlemin var olduğu görüntüsü yaratmak için yapılır. Muvazaada görünürdeki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda birleşmemiş olmalarından dolayıdır. Çünkü muvazaada taraflar görünürdeki işlemin altında muhteva ve sonuçlarıyla gerçekleşmesini arzu ettikleri bir sözleşme işlemini gizlerler. Örnek olmak üzere, taraflar arasında yapılan taşınmaz satış işlemi gerçekte bir alacağın teminatı maksadıyla yapılmışsa burada borçlu ile üçüncü kişi arasında temlik iradesi olmadığından satış geçersizdir. Bir hukuki işlemin muvazaalı olarak yapıldığı iddiasını bizzat işlemin tarafları ileri sürebilecekleri gibi ilgili üçüncü kişiler de ileri sürebilir....

                Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1-HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu res’en uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....

                  ya satışı sırasında davacının vesayet altında olduğu, bu sebeple işlemin geçersiz bulunduğu, ondan edinen ...'in ise 2. el olup, diğer davalı Şirket tarafından ... aleyhine tasarrufun iptali konusunda açılan ve kabulle sonuçlanıp kesinleşen davada devir keyfiyetinin muvazaalı olduğu saptandığına, bu nedenle TMK 1023. maddesinden yararlanamayacağına göre; bir kısım davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.007.70.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 27.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    ye ait taşınmazın satışı sonucu elde edilen paranın paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinde birinci sırada davalının yer aldığını, müvekkiline ise sekizinci sırada yer verildiğini, vekil olarak davalının vekili gösterilip sıra cetvelinin bu kişiye tebliğ edilerek kesinleştirildiğini, bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalıya ödenmesine karar verilen paranın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda sıra cetvelinin tüm taraflara tebliğ edilmeksizin kesinleşmeden ödeme yapıldığı, davalının alacağının muvazaalı olmadığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz itirazları üzerine mahkeme hükmü Dairemizin 15.05.2013 gün 2013/2764 E., 2013/3198 K. sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu