Hal böyle olunca mahkemece, vekalet aktinin kötüye kullanılmasından doğan alacağın işin esasına girilerek belirlenmesi sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11/05/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi. ....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Velayet Hakkının Kötüye Kullanılmasından Kaynaklanan :Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacılar tarafından davanın reddi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacıların aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir. 2-Hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi gereğince davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dosyasında dava konusu taşınmazın ilk tesis ve tedavülleriyle tapu kaydı, taşınmaza dair satış akit tablosu, taşınmazın aktif ve pasif tapu kayıtları ve aidiyet tespitini istedikleri yapıya ait imar işlem dosyasının getirtilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu vekaletin kapsamının kötüye kullanılarak muvazaalı satışlar yapıldığını, yine binanın müvekkili tarafından yapıldığının ispatlandığını buna rağmen mahkemece bu yönden de davalarının hukuki yarar olmadığından reddedilmesinin hak arama özgürlüğünü engellediğini bu gerekçelerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde muhdesatın tespiti ve muhdesatın tapunun beyanlar hanesine tescil isteğine ilişkindir....
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Somut olaya gelince; 6100 sayılı HMK. nun 26. ve 33. maddelerine göre, olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hâkime ait olduğundan, davacıların vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayandıkları kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bu neden üzerinde durulmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı nedeni üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
tarafından bakıldığını, akli dengesinin yerinde olduğunu, davacı tarafın herhangi bir muvazaa iddiası ileri sürmediğini, vekaletin muristen habersiz kötüye kullanıldığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, murisin davalı oğlunun borçlarını ödeyebilmesi için arsaların satımını istediğini, satış bedelini oğluna bağışlamak gayesiyle vekaleti verdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar tarafından temyizi üzerine Dairece “..Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada, öncelikle muris tarafından davalı Murat'a verilen vekaletname gereğince, vekalet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle temlikin sağlandığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil bu mümkün olmazsa tenkis talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır....
İş sözleşmesinin her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın, her hak gibi Medenî Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi durumda fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. 1475 sayılı İş Kanununda, “işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması” gibi sebepler kötüniyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı İş Kanununda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikayet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesihler kötüniyete dayanmaktadır. Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır....
kız kardeşi davalının eşi olan T4 lehine vaki tasarrufunun ve buna bağlı olarak vaki tapu kayıtlarının 1/2 hisselerinin davalı eşi üzerine olan kısmının iptali ile, iptaline karar verilen dava konusu bu iki taşınmazın 1/2 hissesinin davacı TC nolu T1 adına tapuya kayıt ve tesciline, -Davacının davalı aleyhine açmış olduğu ve müşterek muristen mirasen kalan ve davalı tarafça vekaletin kötüye kullanılması suretiyle 3....
deki hisselerini davalıya devrettiğini, müvekkillerinin murisinin hisselerini satmak için hiçbir nedeninin bulunmadığını, söz konusu hisse devirlerinin sırf müvekkillerinin mirastan mahrum bırakılması amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek, muvazaa, gabin ve vekaletin kötüye kullanılması nedenleriyle hisse devirlerinin iptalini ve şirket hisselerinin miras payları oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini, bu istemlerinin kabul görmemesi halinde ise, tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, yetkili mahkemenin ise Büyükçekmece mahkemeleri olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, muvazaa iddiası ve diğer iddiaların gerçekleri yansıtmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir....
Davalı Hikmet ise, yargılama sırasında ölmüş ve mirasçıları davaya dahil edilmiş, dahili davalılar, davacının iddiaları doğrultusunda araştırma yapılmasını istediklerini bildirmişlerdir.Mahkemece, davacının ehliyetsizlik ve mutlak butlan hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı davasını kamilen ıslah ile muvazaa ve hile hukuki sebebine dönüştürdüğü, önceki davanın devamı niteliğinde olan davada muris hayatta iken dava açılmış olması nedeniyle muris muvazaası bakımından irdeleme yapılamayacağı, davacının vekaletin hile ile alındığı iddiası bulunmakta olup çekişme konusu taşınmazın davalılara devrinin vekalet görevinin kötüye kullanılarak yapıldığı, satış bedelinin düşük olup, davalılar Filiz ve Güler'in vekil ile el ve işbirliği içinde hareket ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı Güler tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi .....................ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi....
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK. nun 26. ve 33.(1086 sayılı HUMK.nun 74 ve 76.) maddeleri hükümleri gereğince davada vakıaları bildirmek taraflara; bildirilen vakıalara göre hukuki sebepleri belirlemek ve buna uygun yasa hükümlerini uygulamak hakime yüklenen bir görevdir. Eldeki dava, Mahkemece,muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak nitelendirilmiş ise de; dava dilekçesinde belirtilen olgulardan ve ileri sürülen hususlardan, davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayandırıldığı açıktır.Dilekçede ileri sürülen muvazaa sözcüklerinin bir bütün halinde temliki işlemlerin geçersizliğinin ileri sürülmesi amacına yönelik bulunduğu düşünülmelidir. Mahkemece, belirtilen hukuki sebebe yönelik bir inceleme yapılmamıştır. Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır....