Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2023/51 ESAS NOLU ARA KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Kuşadası 3....

iptali davası açma hakkının, alacaklının genel hükümlere (TBK. m. 19) göre muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası açmasına engel teşkil etmediğini, İİK'ya dayanak açtıkları ve hali hazırda istinaf değerlendirmesinde bulunan dava sebep gösterilerek huzurdaki BK 19 uyarınca açtıkları muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasının usulden reddedilemeyeceğini, İİK 277 uyarınca açılan dava ile TBK 19 uyarınca açılan davanın yasa ve Yargıtay içtihatlarına göre birbiri aleyhinde derdestlik oluşturmayacağını" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....

Mahkemece; dosya kapsamında alınan tanık ifadeleriyle, davalı kardeşe yapılan devrin davacının bilgisi dahilinde olduğu, her ne kadar muvazaa olgusuna dayanılmışsa da talep göz önüne alındığında davanın tasarrufun iptali davası olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin dava açıldığı tarihte halen devam ettiği, davacının eşinden kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığı ve tasarrufun iptali davası koşulları da oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 33. maddesine göre hâkim, Türk hukukunu re’sen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapma zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile hâkim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur....

    Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince, ivazlar arası fahiş fark bulunmasının tek başına tasarrufun iptali nedeni sayılmamış olmasına ve 3. kişi konumunda bulunan davalı ...’ın davalı borçlu ...’ın mal kaçırma amacını bildiği ya da bilmesi gerektiğine dair dosyada başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmıştır. Davacı vekili, davalılar arasında yapılan taşınmaz devrinin müvekkilinin takibe konu alacağının tahsilini etkisiz kılmak amacıyla yapılan tasarrufun iptali ile satış yetkisi verilmesini talep etmiştir.Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir....

      maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/338 esas sayılı dosyasındaki tasarrufun iptali davasına konu olan ve dava şartı olan takipteki alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına 3. kişi olarak katılarak davanın tarafı olan davacının alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürmediği, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; haksız fiil her türlü delille ispatlanabileceğinden davanın çözümü için önem taşıyan konularda yemin deliline başvurulabilir ise de haksız fiil failine yemin teklif edilemez. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece, davacının davalılara yemin teklif etmesi üzerine, davalı...'...

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/110 ESAS 2019/564 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali KARAR : İzmir 16....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Mahkemece davacı tarafa 6100 sayılı HMK.nın 31. (1086 sayılı HUMK.nun 75/2) maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Borçlar Kanunun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle iptal davası olarak mı açtıklarının, davalıların yaptıkları hangi tasarrufun iptalini istedikleri açık ve net bir şekilde açıklattırılması, davalılar arasında hukuki ve fiili irtibatın da bulunduğunun göz önünde tutularak tarafların toplanan ve toplanacak tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir...

            Asliye hukuk mahkemesi davayı kabul ettiğini, mahkemenin vermiş olduğu kamu hukuka aykırıd olduğunu ve iptali gerektiğini, söz konusu dava TBK madde 19 a dayanan muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası olduğunu, muvazaa davası mutlak muvazaa bakımından davalının yaptığı hukuki işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığını, İİİK 277 ve devamımdaki tasarrufun iptali davaları ise hukuki işlemin davacı alacaklının zararına, borcu ödemeden kaçmak için yapıldığını ve bu surette davacı alacaklının zararlandırıldığını tespit etmeyi ve akabinde işlemin iptalini amaçladığını, İİK tasarrufun iptali davaları borcun tasarruftan önce doğması, borcun gerçek bir borç olması, aciz belgesinin varlığı gibi bazı şartları tabi olup aynı zamanda kanunda 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulduğunu, söz konusu davada davacı muvazaa sebebine dayalı tasarrufun iptali davası açtığını, burada İİK madde 277 de olduğu gibi dava konusu hukuki işlemin kendisini zararlandırmak amaçlı kendisinden...

            Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin BK'nun 18(TBK'nun 19).maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali istemiş; Mahkemece de 27.9.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davanın muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali davası olduğu belirlenmiştir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

              UYAP Entegrasyonu