Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davanın muvazaa ile borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastıyla hareket ettiği iddiasıyla tasarrufun iptali davası ve taşınmazın uyuşmazlık konusu olmadığı, tasarrufun iptali davasının amacının tasarrufun paraya çevrilmesi suretiyle alacağın tazmin edilmesi olduğu değerlendirilerek tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu hali ile davacının istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, incelemeye konu tedbire ilişkin davanın hem aile konutu hukuksal nedenine dayalı (TMK,194) hem de muvazaa hukuksal nedenine dayalı (TBK,19) tapu iptal ve tescil davası olduğu hususu da gözetilerek davacının ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi ve verilecek karar gerekçesinin karışıklığa mahal vermemek için hangi hukuksal sebebe dayandığının denetime açık olacak şekilde gerekçelendirilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Taraflar arasındaki muvazaa sebebiyle iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı iflas idaresi ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekili, davalı .........nin müvekkili bankaya olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile aralarında organik bağ olduğunu iddia ettiği davalı ......AŞ.ye 4/8 hissesine sahip olduğu taşınmazını 1997 yılında devrettiğini belirterek, BK.nın 18. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ile, taşınmazın haczine ve satışına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri, yapılan işlemlerde muvazaa bulunmadığını, gerçek bedel üzerinde bir bedel ödenerek taşınmazın devredildiğini, tasarrufun alacaktan önce olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 20/05/2011 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur....

      Mahkemece, davacı vekilinin hem tasarrufun iptalini hem de B.K.nun 19 md.ye dayalı muvazaa nedeniyle işlemin iptalini istediğini bildirdiğinden, işlemin yapıldığı tarih itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğunu dosyadaki belgelerle kanıtlayamadığı için B.K.nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle işlemin iptalini isteme hakkının bulunmadığı, yine İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptalinin de davalılar arasındaki tasarrufun borçtan önce yapılmış olması nedeniyle istenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; tarafların tacir olup davanın ticari nitelikte olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ise;davalının iş bölümü itirazında bulunmadığı ayrıca,uyuşmazlığın kesinleşen icra takibine dayalı olarak davalıların mal kaçırma kastıyla hareket etmeleri nedeniyle muvazaa hukuksal nedenine dayanan tasarrufun iptali isteminden kaynaklanmakta olup, tarafların tamamının doğrudan ticari işletmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde görüleceğinden bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

          Hükümleri gereğince tasarrufun iptali davası açılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir....

          un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...

            Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....

              Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. Tasarrufun iptali davası, ayni nitelikte olmayıp kişisel (şahsi) bir dava olduğu hâlde, muvazaa davası ayni nitelikte bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması hâlinde dava konusu mal, borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir. Taşınmaza ilişkin muvazaa davalarında hâkim tapu kaydının da borçlu adına tesciline karar verir. Muvazaa iddiası, zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebildiği hâlde, iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren en geç hak düşürücü süre olan beş yıl içinde açılması gerekir (İİK, m. 284)....

                E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, muvazaa nedenli tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 15/10/2021 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesine ilişkin itirazın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İlk derece mahkemesince; tensibin 6. bendinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile 20.000,00 TL teminat karşılığında taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, bu karara davacılar vekili tarafından itiraz edilmiş, mahkemece itiraz duruşmalı olarak incelenerek reddine karar verilmiş ve 15/10/2021 tarihli gerekçeli ara karar yazılmıştır. HMK'nın 394....

                UYAP Entegrasyonu