Davacı tarafın İİK 277 ve devamı maddeleri doğrultusunda tasarrufun iptali istemi ile Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesine dayalı iptal isteminde bulunduğu sabit olmakla muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına dahi gerek olmadığı, muvazaa nedenine dayalı talepte bulunulması nedeniyle hak düşürücü ve zaman aşımı süresinin söz konusu olmadığı, davacının alacağının icra takibine konu edilen kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmasının davanın ön koşulu olduğu, Yargıtay 17....
Ne var ki mahkemece, davanın İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davası mı, yoksa TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal davası mı olduğu konusunda somut bir açıklama yapılmadan, gerekçede İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerinde açıklanan tasarrufu iptali nedenlerinden bahsedildiği, buna karşılık muvazaa hukuksal nedenine ilişkin herhangi bir değerleme ve belirleme yapılmadığı görülmüştür. Bundan ayrı, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre; tasarrufun iptali davaları, terditli olarak açılabilir ise de, böyle bir durumda dava dilekçesinde asli talebin ve feri talebin ne olduğu belirtilmelidir. Terditli bir dava açıldığında mahkemece öncelikle asıl istek incelenecek ve karara bağlanacaktır. Mahkemece asıl istek yerinde görülmez ise, bu takdirde feri istek incelenecek ve dava bu istek doğrultusunda değerlendirme yapılarak hükme bağlanacaktır....
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı) DAVA TARİHİ : 10/12/2021 KARAR TARİHİ : 14/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :... Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin, alacaklarına karşılık dava dışı ... Ltd....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/08/2021 tarihli ara karar NUMARASI : 2021/408 (E) DAVA KONUSU : Tasarrufun iptali KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kredi kartından kaynaklanan borcunu ödemeyen ve hakkında İstanbul 13'üncü İcra Müdürlüğünün 2019/12202 (E) sayılı dosyası ile takibe başlanan davalı borçlu T3 tapu sicilinin İstanbul ili Silivri ilçesi Alipaşa mahallesi 1 parsel sırasında kayıtlı 5 numaralı bağımsız bölümün 1/4 hissesinin 04/03/2010 günü aynı zamanda kardeşi olan davalı üçüncü kişi T5 muvazaalı biçimde devrettiğini ileri sürerek tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuşlardır....
Dosya kapsamı itibariyle incelendiğinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde işçilik alacağının ödenmemesi nedeniyle yapılan tasarruf işleminin iptali talep edilmiş, mahkemece muvazaa hukuki sebebine dayalı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, davacının dava sebebinin açıklanmasından sonra hukuki nitelendirmenin mahkemece yapılacağı hususu bilinmekte olup, tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesi halinde borçlu aleyhine girişilmiş herhangi bir icra takibi bulunmadığından ve dolayısıyla dava şartı olan "aciz vesikası" ya da "geçici aciz vesikası yerine geçecek belge" bulunamayacağından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekecektir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/539 E sayılı kararı sebebiyle iş bu davalarını ıslah ederek tasarrufun iptali davası olarak devam edildiğini, tasarrufun iptali yönünden; daha önceki dava dilekçeleri ve dosyaya sunmuş oldukları diğer tüm dilekçe ve delillerinde açıkladıkları üzere; müvekkili tarafından Mersin 6....
Az yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafın talebi öncelikli olarak muvazaa nedeni ile tapu kaydının iptali ve davalı eş ... adına tesciline ilişkin bulunduğuna, mahkemece muvazaa talebi değerlendirilerek muvazaa ispat edilemediğinden davanın reddine karar verildiğine ve dava Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından sonuçlandırıldığına ve kişisel hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenildiğine göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine ait olması icap eder. Ne var ki; Yargıtay (15.), (4.), (2.) Hukuk Daireleri tarafından da görevsizlik kararı verilerek dosya Dairemize gönderilmiş olmakla 04.02.2010 tarih 3 sayılı Yargıtay Başkanlar Kurulu kararının 1/d bendi gereğince görevli Dairenin Hukuk Başkanlar Kurulunca belirlenmek üzere dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 03.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, tasarrufa konu taşınmazın tapuda gösterilen bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunması ve muvazaa nedeniyle davanın kabulüne, satış işleminin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Anılan yasada öngörülen nedenlere dayalı olarak iptal davasının açılabilmesi için öncelikle kesinleşmiş ve muaccel hale gelmiş bir kamu alacağının bulunması gerekir. Bir başka anlatımla ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması ve bu ödeme emrinin kesinleşmiş olması gerekir. Somut olayda ödemeye çağrı mektubu ve ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından İdare Mahkemesine bu belgelerin iptali istemiyle davaların açılmış olduğu ve davaların kabulüne ilişkin İstanbul 6. İdare Mahkemesince 2006/2548-2008/306 sayılı ve İstanbul 8....
Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
Mahkemece, dava konusu olayda borcun doğumundan önce tasarrufun yapıldığı ve dosyaya aciz vesikasının sunulmaması sebebi ile tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açık olup mahkemenin bu açıklığa rağmen İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelemesi isabetli değildir. . Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....