"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi K A R A R Dava, şirket hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
O halde; taşınır mal, alacak ve haklarda muvazaa iddiasının dinlenmesi olanaklı değildir. Anonim şirket hisse sahipliği, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilir haklardan olduğu için mutlak haktır. Mutlak haklar için doktrinde yapılan mallar veya kişiler üzerindeki mutlak haklar ayrımında ise Anonim şirket hisse sahipliği mallar üzerindeki haklardan biridir. Davaya konu edilen anonim şirket hissesinin davacıların miras bırakanı adına kayıtlı iken, miras bırakan ile miras bırakanın damadı olan davalı arasında yapılan 2006, 2009, 2010 tarihlerinde 3 defa ayrı ayrı satış yapılmış ve davalı adına tescil edilmiştir. Anonim şirket hisse(senede bağlanmamış) devrinin geçerli olmasının yazılı şekil koşuluna bağlı olduğu kuşkusuzdur. Aynı hükümler gereği hisse devrinin bağışlanmasına dair sözleşmelerin de yazılı yapılması zorunludur....
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf, murisin mal kaçırma amacıyla davalı şirketteki hissesini davalı ortaklara devrettiğini, devrin gerçek bir devir olmadığı mirastan mal kaçırma amacına dayandığını ileri sürerek hisse devrinin miras payı oranında iptali, olmadığı takdirde hisselerin rayiç değerinin davacılara miras payları oranında ödenmesi, olmadığı takdirde davacıların saklı payı nedeniyle tenkisini istemektedir. Muvazaa, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın ise 19. maddesinde düzenlenmiştir. Miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen ticari şirket hisse devrinin 6102 sayılı TTK'da tanımlanmış olması, davanın ticari dava olduğunun kabulüne olanak vermez. Zira davacı taraf, hisse devrinin muvazaalı olması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürmekte olup, davanın temeli muris muvazaasına dayanmaktadır....
nda da dubleks bir dairenin de verilmesi nedeniyle tüm terekenin davacı mirasçıdan mal kaçırmaya yönelik davalı ikinci eşe devredildiği sonucunu ortaya koyduğu, sadece şirket hisselerinin davalı ikinci eşe hastalığı sırasında bakımını üstlenmesinden dolayı intikalini sağlamak olmayıp, diğer mahkemedeki tenkise konu taşınmazlarda düşünüldüğünde davacı ilk eşten olan kızından murisin mal kaçırma sebebiyle bu şekilde bir temlikte bulunduğu, gerçek iradesinin davacıdan mal kaçırma olduğu, limited şirketteki hisse senedi devrinin menkul mal niteliğinde kabul edilemeyeceği, davacının muris terekesinde 1/4 miras hissesi bulunduğu gerekçesiyle davalı ...hakkında açılan davanın kabulü ile muris ...'nin davalı şirketteki 4800 hissesinin davalı ...'ye devrinin muvazaa nedeniyle davacının 1/4 miras hissesi oranında iptali ile, 1200 hissenin davacı ... adına şirket pay defterine dercine, açılan davanın niteliği gereği murisin iddia edildiği gibi ikinci eşi ...'den olan kızı ...'...
Zira anılan kararda, gizlenen bağışlama sözleşmesi, bu sözleşmenin de resmi şekil şartına tabi olması ve resmi memur önünde işlemin satış olarak zikredilmiş olması nedeniyle, “şekle aykırılık” nedeniyle geçersiz olduğuna karar verilmiştir. Oysa, anonim şirket hisse senetlerinin “taşınır mal” hükmünde olduğu, senede bağlanmamış pay senetlerinin devrinin ise “alacağın devre (temliki)” hükümlerine tabi olduğu, TBK’nın 184 ücnü maddesi uyarınca alacağın devrinin “adi yazılı şekle” tabi olduğu izahtan varestedir. Nitekim az önce zikrolunan hisse devir sözleşmesi vasıtasıyla “yazılılık koşulu” gerçekleşmiştir. Açıkça zikredilmese de her sözleşmenin bir taahhüt ve tasarruf safhası bulunmaktadır....
davada incelenmesi gereken husus davalının yaptığı tasarrufların iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla BK.nın 19. maddesinde yazılı şartların gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Davacı şirket ortağı olmadığı gibi, şirket hisse devrinin TTK'da düzenlenen şekilde yapılmadığını da iddia etmemektedir. Davacı hisse devrinin muvazalı yapıldığı iddiasındadır. Bu yönüyle somut olayda taraflar arasında TTK hükümlerinin uygulanması kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda hukuki işlemin taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ve benzeri ilişkiler görevin belirlenmesinde etkili değildir....
Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Hukuk Dairesinin davayı “muris muvazaasına dayalı olarak açılan ve Limited Şirket hisselerinin devrinin iptali istemi” olarak nitelendirerek asliye ... mahkemesinin görevli olduğundan bahisle kaldırma ve gönderme kararı verdiği, anılan gönderme kararı sonrasında asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının usulüne uygun işlem yapılmadan dosyanın asliye ... mahkemesine gönderildiği ve esas hakkında karar verilmek suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı şirket pay devrinin iptali ile terekeye iadesi, olmadığı takdirde bedelin tahsili, bu da olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir....
ın olacak şekilde kurulduğunu, şirket müdürlüğünü davalı ...’ın yürüttüğünü, ...’ün vefat etmesi nedeniyle hisselerinin dava dışı eşi ..., babası... ve annesi ...’e mirasen intikal ettiğini, muris ...’ün anne ve babasının hisselerini davacı ...’e devrettiğini, bundan sonra hisse dağılımının dava dışı ...'ün %20 hisse, davacı ... %20 hisse, ...%30 hisse ve davalı ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, ...’in 20/07/2015 tarihinde vefat etmesi nedeniyle hisselerinin davalı eşi ... ve oğlu ...'e intikal ettiğini, davalı şirketin 03/08/2015 tarihli kararı ile veraseten hisse devrini karara bağladığını ve buna göre ... %20 hisse, ... %20 hisse, ... %7,5 hisse, ... %22,5 hisse ve ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, 26/08/2016 tarihli şirket genel kurulunda davalı ... ve ...’in hisselerini davalı ...'a devrettiğinin fark edildiğini, 26/08/2015 tarih ve 8892 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan karara göre ... 35....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava------ Noterliği'nin 06/10/2008 tarih ve ------- yevmiye numaralı sözleşmesinin vekalet yetkisinin kötüye kullanılması ve muvazaa nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun tespiti ve sözleşme kapsamında yapılan hisse devir işleminin iptaline ilişkindir.Dava dışı----- ticaret sicil kayıtları incelendiğinde şirketin ------ kayıtlı olduğu, 12/08/1999 tarihinde ilan edilerek kurulduğu, kurucu ortaklarının------- olduğu, şirketin 5.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, her biri 50,00 TL nominal değerli 10 adet hisseye ayrıldığı, ------ 10 hissesinin bulunduğu, 28/09/1999 tarihinde------ tüm hisselerini ------devrettiği ve aynı gün ------ şirket müdürü olarak ilan edildiği, 11/06/2008 tarihinde ------- tüm hisselerini davacı------ devrettiği, ------sahibi olduğu 10 hissenin 8'ini -------devrettiği, hisse devri sonucunda ------98 hisse, ------ 2 hisse sahibi olduğu, şirket yetkilisinin ------olduğu, davacının davalıya vermiş olduğu ------ Noterliği'nin 22/08/2008 tarih...