Mad. San. Tic. A.Ş. ile davalı ... İnş. Tic. San. A.Ş. vs. arasındaki davadan dolayı İstanbul 8.Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 20.09.2007 gün ve 59-297 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptâline ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 29.01.2007 gün ve 1 sayılı kararı uyarınca İcra İflas ve 6183 sayılı Kanunlardan kaynaklanan tasarrufun iptâli kararlarının temyiz incelemesinin 01.02.2007 tarihinden itibaren 17.Hukuk Dairesi'nce yapılmasına karar verildiğinden dosyanın Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 18.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yüzeysel olarak bakıldığında, iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda tasarrufun borcun doğumu tarihinden sonra yapıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanunyoluna başvurulmuştur. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 maddesi) bulunması gerekir....
Maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/405 DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : İzmir 13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/405 Esas sayılı ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaza teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın TBK 19.mad. Nedeniyle müvekkili yönünden iptali ile müvekkiline dava konusu taşınmazın üzerinden Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğü 2012/556 E. Sayılı dosyası ile cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmadığı ve alacaklı davacı tarafından yapılan herhangi bir icra takibinin de bulunmadığı, davanın BK.nun 18. maddesine dayalı olarak muvazaa nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine ait ise de dosyanın Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesinden aidiyet kararı ile dairemize gelmiş olması ve Yargıtay Başkanlar Kurulunun 04.02.2010 gün ve 1 sayılı kararı uyarınca hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme merciinin belirlenmesi amacı ile dosyanın hukuk daireleri başkanlar kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına SUNULMASINA 18.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
iptal istemine ilişkin olduğu, davacının İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkin bir dava açmadığı gözetilerek mahkemece davacının muvazaa nedeniyle iptal talebi ile bağlı kalınarak gerekçe ve hüküm oluşturulması gerekirken talepten fazlaya olacak şekilde İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali yönüyle de değerlendirme yapılması dahi isabetsiz olup 6100 Sayılı H.M.K'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
nin isminin BAHADIR'ın " BA" hecesi ile HELVACI' nın "HEL" hecesinin birleştirilmesi sonucu oluşturulduğunu, muvazaa iddiasında davacının genel yaşam deneyimlerine ve yaşamın olağan akışına dayanabileceği ve bu durumlarda ispat külfetinin el değiştireceğini, BK'nun 19 maddesinde yer alan muvazaa dışında İcra ve İflas Kanunu’nun 277- 283. Maddesi kapsamında da iptale tabii işlemlerden olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2017 tarih ve 2007/3042 E.-2007/3663 sayılı kararında, “Davacı- alacaklı dilerse BK’nun 18. Maddesine göre dilerse İİK ’nun 277 vd. göre “ muvazaa sebebiyle ” iptal davası açabileceği; HUMK’ nun 76....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ve TBK'nun 19. Maddesi uyarınca Tasarrufun İptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....
İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....