İİK'nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir....
İcra Müdürlüğü'nün 2015/2110 sayılı icra takibine konu müvekkili banka alacağı nedeniyle dava konusu takip ve maaş haczi üzerinde cebri icra yapabilme yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar; davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; iptali istenilen tasarrufu yapan borçlunun söz konusu tasarrufu mal kaçırma amacıyla yaptığına yada kötü niyetli olduğuna dair hiçbir delil, belge sunulmadığı, davaya esas teşkil eden icra takip dosyasında borçlu adına kayıtlı taşınmazlar bulunduğu, kesin veya geçici aciz belgesinin de sunulamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir....
in alacağının gerçek bir alacak olduğunu, bu hususun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, tüm icra takip ve haciz işlemlerinin eksiksiz ve usulüne uygun yapılmasının da muvazaa olmadığının kanıtı olduğunu, borçlunun taşınmazında dosyamızdan önce ...bank İpoteği olması nedeniyle davalı tarafça henüz satış işlemleri başlatılmadığını, davacının ise bu beyanının gerçek dışı olduğunu, haczi kendisinin koyduğunu ve muvazalı işlem nedeniyle satışı durdurduğunu iddia ettiğini, akla, mantığa ve hukuka uygun olmayan bu iddaya anlam veremediklerini, davalı ......
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02.03.2005 gün, 2005/15- 100- 119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise bu durumu tespit eden haciz tutanağı da geçici aciz vesikası niteliğindedir." şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 tarih, 2013/4- 1016 E. ve 2014/436 K. sayılı kararında "Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir....
Dava, İİK 277. vd.maddeleri uyarınca mümkün olmadığı takdirde Borçlar Kanunu madde 19 gereğince muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali talebine ilişkindir. Davacı şirket, davalı borçlu T3 dava konusu taşınmazı diğer davalı yakın arkadaşı T5 alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devredildiğini belirterek dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki devrine dair tasarrufun iptalini ve dava konusu taşınmaz elden çıkarıldığında icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen nakden tazmin talep etmiştir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyi niyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine hem de İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanıldığı açıklanmıştır. 1- Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Başkanlar Kurulunun 29.1.2007 tarihli ve 1 sayılı kararının 4. maddesinde 15. Hukuk Dairesince temyiz incelemesi yapılmakta olan İİK ile 6183 sayılı kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarının temyiz incelemesi dairemize verilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde davalı aleyhine tazminat davası açtığını bu nedenle davalının dairesini ...ve ...'na sattığını bu satışın muvaazaya dayandığını açıklayarak, muvazaa nedeniyle satışın iptaline karar verilmesini istemiştir. İİK'nun 277 ve müteakip maddelerinde düzenlenen iptal davalarının açılması için davacının davalı borçlu hakkında icra takibi yapması, takibin kesinleşmesi ve takipte borçlunun borç ödemekten aciz durumunu gösteren yasal kati veya geçici aciz belgesi niteliğindeki belgelerin bulunması gerekir. Davacı taraf dava açmışsa da herhangi bir takip yaptığını da bildirmiş değildir....
Davacı dilerse BK'nun 18. maddesine göre, dilerse İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre muvazaa sebebiyle iptal davası açabilir. Ayrıca HUMK'nun 76. maddesine görede bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara uyan maddeleri bulmak ve uygulamak ve hukuki nitelendirmesini yapmak hakimin doğrudan görevidir. Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe, savunmaya ve yargılama aşamasındaki yazılı ve sözlü açıklamalara göre davacının isteği İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptaline yöneliktir. Bu tür davalar elinde geçici yada kesin aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşullarındandır. Dosyada borçlu hakkında verilmiş kesin aciz belgesi olmadığı gibi geçici aciz vesikası niteliğinde bir haciz tutanağıda bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davanın dava koşulunun oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir....
BK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Bu halde; Davacılar vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve icra takibine geçilmesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmayacağından, yerel mahkemece davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava münhasıran İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasıymış gibi nitelendirilerek icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Bkz....