Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemli davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, Asliye Ticaret Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde ele alınması gereken muvazaa kavramı, tasarrufun iptali davası ve göreve ilişkin yasal düzenlemelere yönelik açıklamalara yer verilmesinde yarar görülmektedir. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi; (6098 sayılı TBK m. 19) “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir....
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmamasına, dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri gereğince, gerek İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, gerekse BK’nın 18. maddesine (TBK m.19) dayalı muvazaalı işlemin iptali davalarında, davanın görülebilmesi için iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olmasının gerekmesine ve bu koşulun somut olayda bulunmadığının anlaşılmış bulunmasına göre dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle...
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tapu iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, dava dışı ... İnş. Tic. San. Ltd. Şirketi ortaklarından borçlu...'ın amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 25.11.1998 tarihinde eski eşi davalı ...'a,onun da 16.1.2007 tarihinde davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satışlar nedeniyle dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile borçlu... adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; 9.6.2011 tarihli dilekçesi ile davalı ... ile ... arasındaki satışın muvazaalı olması nedeniyle davayı bedele dönüştürdüğünü beyan etmiştir....
Davalılardan ..., satış işleminde muvazaa bulunmadığını ve iyi niyetli olduğunu savunarak, dahili davalılardan ... taşınmazı banka kredisi kullanarak ve iyi niyetle satın aldığını, dahili davalı ...n diğer davalıları tanımadığını, taşınmazı üzerindeki ipotek ile birlikte ve ipotek bedelini ödeyerek satın aldığını, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, davaya konu edilen taşınmazın gerçek bedeli ile tapuda gösterilen bedeli arasında fahiş fark bulunmaması ve muvazaa iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Yüzeysel olarak bakıldığında, iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. 20....
BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. Gerek İİK'nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında, gerekse muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davası İİK’nin 283 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına göre maddesine göre, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Yani dava konusunun borçludan satın alan şahıs tarafından elden çıkarılması (devredilmesi) halinde davacı alacaklı dördüncü kişiyi davaya dahil etmeden üçüncü kişi yönünden bedele dönüştürmek veya dördüncü kişiyide davaya dahil ederek her iki tasarrufun da iptalini istemek gibi ihtiyari bir hakka sahiptir....
Mıntıka Mahallesi 96 ada 5 parseldeki kök parselin ifrazı ile oluşan 2024 ada 2 parsel, 2026 ada 1 parsel, 2039 ada 1 parsel, 2041 ada 2 parsel nolu yeni taşınmazların satışına ilişkin tasarrufun TBK.19. maddesi gereğince muavazaa nedeniyle iptali ve öncelikle taşınmazların tapu kaydının iptali ile davalı şirket dışındaki dâvalılar atına tesciline, bu mümkün değilse Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/332 E sayılı derdest davasından doğacak alacağın tahsili amacıyla dava konusu taşınmaz üzerinde olacak ve tüm fer'ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesine, mahkemece davanın, 3. şahsın elinden çıkarılmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ettiği kanısına varılması halinde ise değerler nispetinde alacaklarının faiz ve ferileri ile yapılan takip masrafları da gözetilerek nakden tazmine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davacı ile davalı ...’in 1997 yılında evlendiklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında verilen boşanma kararı ile birlikte, maddi, manevi tazminat ile nafakaya hükmedildiğini ve kararın onandığını, yine davalı aleyhine açılan mal rejiminin sonlandırılması davasında katkı payı alacağının bulunduğunu, davalı ...’in mal kaçırma amaçlı olarak adına kayıtlı taşınmazını diğer davalı ...’e muvazaalı olarak devrettiğini belirterek, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ile haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili; aynı konuda aynı taraflar arasında Polatlı 2....
BK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....