Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....

Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 maddesi) bulunması gerekir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalı ...’un müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalı ...’a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir. Mahkemece borcun tasarruftan sonra doğmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

    Hukuk Dairesi         2019/277 E.  ,  2020/1428 K."İçtihat Metni"Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 23/01/2020 tarihli ve 2020/1 Sayılı Kararı ve 28.01.2020 tarihinde 31022 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Ceza ve Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, 1- 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'dan doğan (tasarrufun iptaline ilişkin olmayan) ve bu kanundan dolayı diğer dairelerin görevine girmeyen davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar, 2- TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar, 3- Trafik kazası sonucu oluşan cismani (bedensel) zarar ile ölüm nedeniyle destekten yoksun kalmadan kaynaklanan (sigortanın taraf olmadığı) maddi ve manevi tazminat davaları ile maddi hasara ilişkin tazminat davaları (sigortanın taraf olmadığı) sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine verilmiştir....

      Plastik Gıda San. ve Tic Ltd.Şti’ne devredildiğinin ve örtülü bir işyeri devri olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlenmiş olduğu, davalıların akraba olmamalarına rağmen birbirlerini tanıdıkları,29.11.2012 tarihli yoklama fişindeki ...’ün imzalı beyanından dava konusu taşınmazı aldığı tarihten beri kullanmadığını beyan etmesi, tanık beyanlarından nakliyecilik işi yaptığı anlaşılan davalı 3.kişinin dava konusu depo ve ahır vasfındaki taşınmazı kullanma amacını ispatlayamaması, aksine taşınmaz üzerindeki soğuk hava deposunun daha önce borçlunun şimdi ise oğulları ... ve ...’nin yaptığı işe daha uygun olması, davalı borçlu adına kayıtlı iki taşınmaz üzerinde oniki haciz ve 200.000 TL ipotek bulunması nedeniyle borçlunun ekonomik durumunun kötü olması ve davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında dava konusu taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun kabulü gerektiği bu durumda dolayısıyla davanın kabulü...

        Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....

          Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283 ve 284 üncü maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Davacı tarafından dava açıldığı sırada yapılan bir icra takibi bulunmamasına, davacı tarafından verilen 25.05.2006 tarihli ıslah dilekçesinde davanın muvazaa nedeniyle yapılan işlemin geçersiz olduğunun tesbitine ilişkin olduğunun bildirilmesine ve mahkemenin tavsifine göre dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkin olduğundan bahisle temyiz inceleme yerinin Yüksek 4. Hukuk Dairesi olduğu belirtilerek gönderme kararı verilmiş ve anılan Daire tarafından inceleme görevinin Yüksek 3. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle dosya bu Daire’ye gönderilmiş ise de Yüksek 3....

              un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...

                Şti. adına ve fakat kendi hesaplarına edindiği tüm malvarlığının ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının yani tüm nam-ı müstear tasarruflarının iik 277 vd kapsamında iptali ile davacı müvekkile cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Katılma yolu ile davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın esastan reddi gerekirken derdestlik sebebiyle usulden reddi kararının doğru olmadığını, davalı T11 yönünden ise pasif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine şeklinde karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemişlerdir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Asıl dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali, birleşen dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali ve cebr-i icra yekisi verilmesi istemine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu