Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumu göz önünde bulunduran kanun koyucu, tasarrufun iptali davasını düzenlemek suretiyle (İİK m. 277- 284), borçlunun, hacizden veya iflasından önceki bir tarihte malvarlığına dahil bazı değerleri hukuken geçerli bir takım tasarrufi işlemlerle malvarlığı dışına çıkarmış olması halinde, aciz vesikası sahibi alacaklıyı ve iflas halinde iflas alacaklılarını korumak maksadıyla tasarrufi işlem konusu malların, belirli şartlar altında tekrar alacaklının cebri icra sahası icine çekilebilmesine veya iflas masasına alınabilmesine imkan tanımıştır. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca itiraz/beyan sunulmuş, raporun usulüne ve dosya kapsamına uygun olduğu kanaati ile ek yada yeni bir rapor alma yoluna gidilmemiştir. Dava; Terditli olarak İ.İ.K.'nun 277. ve devamı maddeleri ile bunun mümkün olmaması halinde T.B.K.'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleri uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/3608 E. ve 2022/8028 K. sayılı kararında TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davasında belirtildiği gibi "..... davacı vekiline Adana 3....

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre tasarrufun borçtan önce yapıldığı ve muvazaa iddiası ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğine kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, takip konusu borcun tasarruftan önce doğduğunun iddia ve ispatlanamamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 30.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....

    Davacılar vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde, yargılama aşamasındaki beyanlarında ve istinaf başvuru dilekçesinde ısrarla davalarını, hem İİK. 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali hem de TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa hukuksal olgusuna dayanarak açtıklarını belirtmiştir. Davacılar vekilinin bu beyanları karşısında Dairemizce her iki dava dosyası yönünden istinaf incelemesi İİK'nın 277 ve devamı maddeleri ile TBK'nın 19. maddesi çerçevesinde yapılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/05/2019 tarih ve 2016/19667 Esas-2019/5989 Karar sayılı ilamı ve benzer birçok kararında da belirtildiği üzere; "Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

    Davalı ... vekili, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan önce ve kısmen borca mahsuben yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, satış işleminin gerçek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

      Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup bu davalardaki amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olmasına, bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına ve yeni Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğünden sonra bu davalar yönünden yeni hüküm getirilmemiş olmasına göre, davalılar ... Elektrik Mekanik İnş. Taah. San. ve Tic....

        Mahkemece davalılar arasındaki işlemin mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve satış işleminin davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Borçlu davalı ... tarafından taşınmazların diğer davalı ...’a satış tarihi 09.05.2001 olup dava ise 21.06.2007 tarihinde açılmıştır. İİK.nun 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Bu durumda mahkemece ‘davanın süre yönünden reddine’ karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir....

          Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı eşi ...’ye satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı ... ve davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aciz belgesi ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesinde davacı taraf borçlusu tarafından yapılan işlemin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptaline karar verilmesini istemiştir. Hukuki sebepleri gösterirken de B.K 18. maddesi belirtildikten sonra talep kısmında dahi muvazaaya dayalı iptal istemiştir....

            UYAP Entegrasyonu