Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Olayımızda; önalım hakkına konu 1067 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı 400.000 TL bedelle davalıya satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, bu hususun keşif dahil her türlü delille kanıtlanacağını iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak bu konuda dinlenen davacı tanıkları payın davalıya hangi bedel karşılığı satıldığı konusunda açık, kesin ve görgüye dayalı bir beyanda bulunmamıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, "davacı taraf, muvazaa nedeniyle araç satışının iptalini talep etmiş ise de, davacı şirketin 670 sayılı KHK'nun 5. Maddesi kapsamında ticaret sicilinde resen terkin edildiği, davacının tüzel kişiliğinin bulunmadığı anlaşılmakla açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine," karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 670 sayılı KHK uyarınca kapatılan gazetelerin her türlü alacak ve haklarıyla ilgili dava açmaya ve diğer her türlü işlemi yapmaya Maliye Bakanlığının yetkili olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen red kararının yerinde olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. GEREKÇE: Dava, muvazaa nedeniyle araç satış sözleşmesinin iptali davasıdır. ... A.Ş. Tarafından ... plakalı araç davalı...'e Bakırköy ......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 21/12/2016 NUMARASI : 2016/491 ESAS - 2016/1080 KARAR DAVA KONUSU : Muvazaa Nedeniyle Satış Sözleşmesinin İptali KARAR : Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/39856 soruşturma sayılı dosyası aracılığıyla İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/1433 D....
A.Ş. olduğu, fatura üzerinde şirketlerin adres ve vergi numaralarının farklı olduğunun da görüldüğü, davacının idiasını doğrular herhangi bir delil sunmadığı gibi toplanan delillerle tarafların arasında muvazaa olduğunun iddiasını kabule yarar delil bulunmadığı, borçtan muaf sözleşmesi yapıldıktan sonraki abonenin önceki abonenin borcundan sorumlu tutulamayacağının sabitt olduğu, netice itibariyle, müvekkili ile dava dışı 3. Şirket arasında bağ bulunmayıp ,dava dosyasında müvekkilinin dava dışı arasında muvazaa olduğu ispatlanmadığından, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, elektrik aboneliği sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkindir. Yargıtay 3. H.D ve Hukuk Genel Kurulu' nca benimsenen ilke gereği, kural olarak sonraki abonelik, önceki abonenin borcunun ödenmesine bağlı kılınamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, birleştirilen dava ise murisin muvazaa yaptığı iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali olup, hüküm, birleşen dosya davacıları tarafından temyiz edilmiştir. Bu itibarla kararın temyizen incelenmesi görevi 1.3.2012 tarihinden itibaren Yargıtay 4.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 4.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,01.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Görünüşteki sözleşme şekle bağlı olsa dahi muvazaa sözleşmesinin yazılı veya resmî şekilde yapılması gerekmez. Görünüşteki sözleşmenin şekle bağlı olması hâlinde muvazaanın yazılı delil ile ispat edilmesi kuralı muvazaa sözleşmesinin yazılı olmasının geçerliliği için değil ispat edilebilmesi için aranan bir kuraldır. Bu bağlamda görünüşteki yazılı bir sözleşmenin aksini iddia eden tarafın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 200 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 13. maddeleri uyarınca iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi zorunludur. Muvazaa sözleşmesi görünüşteki sözleşmeyi değiştirdiğine veya hükümsüz kıldığına göre ispat gücü kazanabilmesi için yazılı olması değinilen kanunların açık hükümleri gereğidir (YİBK’nın 05.02.1947 tarihli ve 1945/20 E., 1947/6 K. sayılı kararı). 17....
Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu ... Ada ... No’lu parseldeki 417 / 800 pay 15.000 TL bedelle taşınmazın paydaşı olan ... tarafından 01.08.2008 tarihinde davalıya satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre, bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak bu konuda dinlenen davacı tanıkları payın davalıya hangi bedel karşılığında satıldığı konusunda çelişkili beyanda bulunmuşlardır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, gayrimenkul satış sözleşmesinin muvazaa nedeni ile iptali istemine ilişkin olmakla; dosyayı inceleme görevi 13. Hukuk Dairesi'ne aittir. Bu nedenle dosyanın Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 26.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, davacı 15.04.2013 tarihli akte karşı bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş ise de dava tarihinin 18.04.2013 olması yani ikinci akitten sonra dava açılmış olması nedeniyle 01.04.2013 tarihli ve 15.04.2013 tarihli akitler arasındaki satış bedeli farkına dayanılarak bedelde muvazaa iddiası ileri sürülemez. Ancak, 15.04.2013 tarihli akitteki satış bedelinin muvazaalı olarak gerçek satış bedelinden yüksek gösterildiği gerekçesiyle muvazaa iddiasında bulunulabilir. Yargılama sırasında davacı tanıkları dinlenmiş ise de tanıklar bedelde muvazaaya ilişkin beyanda bulunmamışlardır. Dava konusu payın değerinin belirlenmesi açısından mahallinde keşif yapılarak tanıklar bu konuda yeniden dinlenmeli, bedelde muvazaa iddiası ispat edilemediği takdirde davacıdan 15.04.2013 tarihli akitteki satış bedeli üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak sonucuna göre bir karar verilmelidir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, paydaşı olduğu 54 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, önalım hakkına engel olmak için muvazaalı olarak bedelin yüksek gösterildiğini, satışa ilişkin bir bildirim yapılmadığını keşif ile belirlenecek değer üzerinden önalım hakkını kullanacağını ileri sürerek, payın önalım nedeniyle adına tescilini istemiştir. Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kabul edilip bilirkişinin saptadığı bedel depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....