Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece dava konusu taşınmazın dönüm değerinin ne kadar olabileceği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 191.100,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değeri ve tanık beyanlarına dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle 1.996,20 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 11.07.2011 tarihli satış ile dava konusu 176 parsel sayılı 8880,00 m2 yüzölçümlü, bahçe vasıflı taşınmazın 65/1776 payı davalılardan İ.. C..'a 35.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 6.00,00-700,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Yargılama devam ederken davalı İ.....
Davacı, davalının 2350 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1/3 hisseyi 11.06.2014 tarihinde satın aldığını, dava konusu payın satış bedelinin önalım hakkını engellemek amacıyla resmi senette 500.000,00 TL olarak gösterilmek suretiyle davalıya satıldığını, gerçek satış bedelinin 200.000,00 TL olduğunu iddia ederek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, resmi senette gösterilen satış bedelinin gerçek satış bedeli olduğunu, yüklenici olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....
Hukuk Dairesince; Davacı-birleşen davanın davalısı asıl davada, davalı şirket ile 7 adet daireyi satın almak amacıyla noterde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi imzalayarak satış bedeli olan 337.000TL’yi ödediği hâlde dairelerin tapularının devredilmediğini, açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek, 337.000 TL’nin davalı şirketten tahsilini istemiş, davalı şirket ise birleşen karşı davasında, bedelsizlik ve muvazaa nedenlerine dayanarak dava konusu taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir. Davacı-birleşen davanın davalısı Recep ile davalı-birleşen davanın davacısı şirket arasında 24.01.2002 tarihinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği taraflar arasında çekişmesizdir. Sözleşmede 337.000TL’nin nakden ve tamamen ödendiği belirtilmiştir. Sözleşme resmi şekilde düzenlenmiş olup geçerlidir....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 13.11.2007 gün ve 96-91 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali isteminden kaynaklandığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 13.11.2007 gün ve 98-90 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali isteminden kaynaklandığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Davacı ... vs. ile davalı ... vs. arasındaki davadan dolayı ... 3.Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 31.05.2011 gün ve 2009/166-2011/145 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali isteminden kaynaklandığından, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 08.04.2013 gün ve 217-95 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ehliyetsizlik ve muvazaa nedeniyle iptali isteminden kaynaklanmış olup kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 21.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen pay 22 No’lu parselde bulunan 2 bağımsız bölüm No’lu dükkanın paydaşları ..., ... ve ... tarafından davalıya 29.8.2007 tarihinde 180.000 TL bedelle satılmıştır.Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak bu konuda dinlenen davacı tanıkları dava konusu edilen pay satışından önce satıcılarla davacı arasındaki pazarlıklara ve anlaşmalara ilişkin beyanda bulunmuşlar, satış bedeli konusunda sadece davalının kendilerine aktardıklarını tekrarlamışlardır....
Muvazaalı bir hukuki işlemden bahsedebilmek için; a)Tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek yaratılmış bir uygunsuzluk, b) Üçüncü kişileri aldatmak (muvazaa) niyeti, c) Taraflar arasında gizli işlemi yaratan muvazaa sözleşmesi bulunmalıdır. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar....